Bubi’ Sanat, imkanı olanın değil yeteneği olanın sivrileceği; insanların şahsi popülariteye ihtiyaç duymadan üretimlerini duyurabileceği ve bu üretimler hakkında yorumlar, eleştiriler alabileceği bağımsız bir fikir platformu.
Günlerin evveline saklanıyorum.
Sanıyorum ki çocukluğum vefalı dosttur.
Sadakatini ölçüyorum ötedeki oyunların
Düşüp kalktığım sokakları sarınıyorum.
İha...
Huzuru simgelerdi yağmur,
Ta ki kelebeği uçmaktan alıkoyana kadar.
Sessizlerin sesi olurdu rüzgâr,
Yuvasından olan kuşun çığlığına kadar.
Temize çekerdi ...
Seni düşündükçe deliriyorum
Ben daha senin tenine dokunamamışken
Sadece bir kez sımsıkı sarılıp kokunu içine çekmek için
İnanın bana her şeyimi verirdim.
...
Çürümüş et kokusu. Yoğun ve pis. İki ayağımı da hissetmiyorum. Soğuk. İki avcumu dolduran, parmaklarımın kenetlendiği ahşap silindirlerin ne olabileceğini sa...
yaşamın kirli sularında yıkandım
elimi her attığımda dökülen saç tellerim
hiç bitmeyecek gençliğimin baharındaki gözyaşlarım
mevsimleri saymayan depresyon...
Kara bir göz,
Kara bir saç,
Kara bir umut...
Fazla kumral kaldım
Sevgiye, aşka, esarete
Ben esarete hasretim.
Sanki ıssız bir çöldeydi ya da köşeye sıkışmış bir kaplandı. Mücadelesi görülmeye değerdi. Bütün benliği ile savaşıyordu. Bekliyordu doğru anı. Saldırı anınd...
Kitap kokulu kadın!
Bitti sayfaların ve sindi kokum,
O yüzden ben kokulu sayfalarına,
Dört, dikenli papatya koydum!
Sakladım seni yüksek tozlu bir rafa!
...
gözünün en içinden tanımak seni
parmak uçların ezberlesin beni
bir arkadaşlık bu, ebedi
gece yarısı veyahut gün ışığı
koca bir günün en güzel anı gibi
...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok