Ne Okuyorum
Bu alanda, okumakta olduğunuz kitabı yorumlayıp paylaşabilirsiniz.
''Ormanların üzerinde yükselen bir şato, vadinin dibinden hayranlıkla bakan biri için, şatonun salonlarında kendini esir gibi hisseden, yerini kanıksamış bir...
Büyülü bir şehir ve içinde mavi gözlü dev. Bildiğiniz, belki de bilmediğiniz bir çok hikaye. İstanbul'un büyüsü, Nâzım'ın hayatıyla birleşiyor. Film tadında ...
Bir şehrin en hassas noktası neresidir biliyor musun? Yağmur damlalarıyla, hüzün damlalarının kesiştiği noktadır.
Cahilsin, okur öğrenirsin. gerisin, ilerlersin. Adam yok, yetiştirirsin, günün birinde meydana çıkıverir. Paran yok, kazanırsın. Her şeyin bir çaresi vardır....
"Dünyayı dolaşmayı kafasına koymuş, ama bir kalbin çevresini bile dolaşmaya gücü yetmeyen bu aşık içler acısı bir durumda değil midir?"
Bazen bir kalbin ...
Denemenin üstadından sonra en beğendiğim deneme Henri Bergson’ın Gülme eseri olsa gerek. Yine bulutların üzerinde hiçbir şeye değmeden uçmak gibi. Bütün yoll...
Ahmet Telli - Dedi ki O (Şiir)
Derelerden geçtiydik seninle, azgın
Nehirlerden, çöl yalnızlıklarından
Sesin bir çavlandı güllerin fecrinde
Her yol ağzın...
"Sen de bana uy, beni takip et. Öyle karışık, öyle rastgele, öyle dolaşık, öyle başıboş ve avare gidelim ki, âkıbet yolumuz kaybolsun."
Geliyor musun?
...
Sanırım ben küçük bir çocuğum hâlâ; korunmak, sevilmek isteyen, karşısındaki insan tarafından vazgeçilmez olmayı arzulayan ve aradıklarını hiç bulamayan...
"Fakat mânâ, madde yolundaki ilerlemelerimize mani olmaz; bir filin kediyle güreşmeye tenezzül etmediği gibi."
Ateş Ağacı'nı okurken deneyimlediğim şey, y...
"Bana en ağır gelen duygu, senden daha üstünüm demektir. Rekorla iddia ile yükselişi küçüklük bulurum. Hakîkî büyükler meşhur olmaya yeltenmeden meşhur olanl...
"Nasılsınız doktor bey?" diye sormuştu. Kuşkusuz zayıflığımızı belli etmek istemediğimizde "İyiyim" deyip geçiştiririz ya, öyle söylemişti. Hatta ölecek duru...
Sis
İki şehri var gecenin, biri gözümde
tütüyor, birinin dumanı üstünde yağmur
gibi çöken siste, bana bu uykusuz
şehri niye bıraktın, göze alamadığım
...
"Alnımızın yazısı öyle: biz yazı değil, ışığı, sıcağı değil, ancak yazın, ışığın, sıcağın düşmesini seviyoruz, bizim içimizde uyandırdığı duyguları seviyoruz...
Uçurumun kenarındaki insan, bulunduğu yüksekliğe rağmen ne kadar tehlikeye mâruzsa, bence bilgisi kendisini uyandırmamış ve mânâ ile bilişiklik kurmamış kims...
"Kar onda hayatın güzelliği ve kısalığı duygusunu uyandırıyor. Bütün düşmanlıklara rağmen insanların birbirlerine benzediğini, alemin ve zamanın geniş, insan...
Madde yoldu; mana hedeftir; biz hedefe teveccüh etmediğimiz için bütün kazancımız sonsuz bir yorgunluktan ibaret kalıyor.
"O her şeyin bir iz bırakacağına inanıyordu. İzsiz şey olamazdı; kuşların bile izi vardı gökyüzünde, sözcüklerin dişte, bakışların yüzde."
Yaşamayan insanlara cennet umudundan nasıl söz edilebilir? Kendi ruhlarının çiğnendiği, kederlere gömüldüğü bir zamanda onlara nasıl Tanrı’dan söz edilebilir...
"Zihnimin altüst olup bir türlü kavrayamadığı, karşısında boynunu eğdiği aynı siyah ve uçsuz bucaksız ebediyet etrafında hüküm sürüyordu."
*Spoiler içerir.*
Hepsi yaralar, sonuncusu öldürür.
Kitap bu söz ve Latincesi ile bizi karşılıyor. Hakan Günday'ın 2000 yılında yayınlanan bu kitabı is...
"Gecenin gerçekdışı gölgelerinin ardından alışkın olduğumuz gerçek yaşam çıkagelir. Kaldığımız yerden devam etmek zorundayızdır; bıkkınlık verici tek tipleşm...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok