Ellerime bir yaşamak krampı girdi tarif etmekten çok
Tırnakların etimde saklı
Ey yokluğun ve yok olmuşların rabbi
Olmamakla paklandım
Parmaklarımı ann...
Tavlanmamış bir bıçakta taşıyorum göğsümü
Allah kötü, insan beter
Tan, güneşin yanan örsüdür
Duman yeter bana köz sizin olsun
Şehre çöken bu örtü
Kendin...
Tanrı ışığını yaktı odanın, çıkartıyor makyajını
Başımın üstüne doğuyor, dağılmış pamuk parçaları
İlk sigara içildi, sıkıntılar bulvarı kepenkleri kaldırdı...
nereye koydum halatı
neresinde durdu en güzel evin
hırıltısı eski bir rüzgar
eksilmeyi öğrenecek soluk
gürültümden çamurlu ses tellerim mesul
sesimden s...
Yalnızlığı bu kadar arayacağımı bilsem
Çıkmazdım
Bana ölüm haberi getirdikleri o günden
Anlatmazdım atlası
Ateşi çaldı diye kardeşi
Beli kırılmazdı
Yaş...
ölümü aç karnına kayıntı bilirim
zül hırkama asıldıkça geceden
üç çay kaşığı zifir dökerim üstüne
dayayınca masaya uzun kolumu
dirseğime bir karpuzun bir...
Bir sokak lambasına,
Gece boyu baktın mı hiç?
Ellerim titriyor.
Buz gibi Ankara soğuğunda,
İçim üşüyor.
Havanın aydınlanması uzak.
Kuşlar cıvıldamayı k...
Kader adamın sancısı
Ve bilinmez bir diyarda kancası.
Bilinmez düşlerden
Kim bilir kaçıncısı.
Hal hatır sorduğu sırdaşı,
Bilinmez benlik içinde kıvranış...
gitmek
gönüllerden ve zihinlerden
korkmadan
ve de telaşsız
yitmek
gözlerden
kendi karanlığından
kendiliğin kendisinden
karanlığın kendisinden
unutma...
Diğerleri benden beter Halim abi!
Her eşikte aynı avuntuyla şükre küffarım
Parmağın illa ki çarpacağı mermeri örtüyorum
Hayır sarılmadım
Keski dayadıklar...
I
-ben bu yokuşu çıktımsa, inmek için-
kurumuş kuyulardan su çekmeye benzedim
sonra durmayı unutmuş bir zamanda
korkusuz bir korkuluk, diktiler beni
ulu...
Bir dudağa sığmayacak kadar
Uzunca baktım göz diplerine
Dalları tir tir titreyen
Uğultular yaprağına sığınırken bu şehir
Perdesini karanlığa çekiyor
Pür...
Durağın en yağmurlu köşesi
Islak tütün ve balçık
Azcık yana kay diye dişlerini saklayan köpeğin
Nefesindeki buğudan sesleniyorum
İçimdeki hüznü tülbentin...
Eskisi kadar derin değil nefesim, bronşlarımda çanlar,
Akıbeti dip, biliyorum.
Biliyorum biraz önce erteledin dibindeki aşkı,
Cehennemi kundaklayacak k...
hani ya da benim elli gram manolyam
kokarak, koklayarak, korkarak sarılmam
hani zamparanın hası ya bizim muhtar
koynunda üç gonca gülü üç zamanda
altında...
ak bir diyardayım
ürkek
kırgın
eti makbul
bağrıma bastığım ateş
daladı
üryan kıldı beni
yaprak diye döktüm
saçı ettim gözlerimi
şimdi bir yanım
güz...
Doğdu gece.
Gözlerim yine akrep ve yelkovanın geçişlerinde
Kulaklar gelgitli sandalyenin gıcırtılı sesinde
Hâlimi hoş görün.
Heyecanım yarin gelmeyişinin...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok