Tanrıya küsmüş bir çocuk
Haberi olmuş Tanrının
Kocaman açmış kollarını
Yollamış bulutlarını
Çevirmiş güneşi çocuğun yüzüne
Sıcak bir öpücük kondurmus...
Geceyi tuttum avucumda
Battı elime yıldızlar
Milyarlarca göz bebeği
Yapıştı parmaklarıma
Dokundum onlarla
Dokundum saçlarına
Bulutların ince sızısı
Ya...
Hiçbir şeyim ve her şey
Yol kenarındaki çakıl taşlarıyım
Ve sokak lambalarının aydınlığı
Gecenin en koyu rengi
Drama köprüsüyüm o güzel türkünün
Kopmaya...
Bir gün baştan başlamak lazım bu hayata
Her şeyi geride bırakarak
Tüm anıları bir valize sığdırıp
Hepsini fırlatarak
Nasıl olurdu dersiniz bugün yeniden...
Hangi pencereden baksan
Hangi kapıyı çalsan
Hangi sevgiliye kollarını sarsan
O yüzü görürsün ardında
Sahip olduğunu sandığın aşk
Kaybettiğini sandığın...
Niye böyle eğik duruyorsun diye sordu küçük kız ağaca. Ağacın cevap vereceğini tahmin bile etmeden.
Ağaç dallarını titretti, sararmış yapraklarını silkeledi...
İnsanlar çaresini bulmuşlar
Görmüşler derdin her türlüsünü
Ya da Gordion'daki İskender gibi
Kesip atmışlar kördüğümü
Bir mesele kalmış ne tersi bilinir...
Benim güzel sıkıntım, neden geldin, beni nereden buldun bilmem ama hoşgeldin. Umarım çok kalmazsın. Sen beni anlarsın, çok soru sormazsın, umarım dudaklarımd...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok