Üşüyorum
Boynumda bir takımın atkısı
Kimindir bilmem
Buğulu bir kıraathane kapısı
Renklere kadar küfürler edilen bir yermiş
İçeride konuşuluyormuş geçen...
Önünde soluk soluğa durduğum hatıranın
Eskimiş elleri hala göğsümde
Jelatini üzerinde bir yaraya bakıp
Üzerimden örselenmenin izlerini üflüyorum
Annemin ...
Soğusun bağrında acıların, merhaba!
Kırıp geldim sönmez bildiğin ateşleri
Evvel kucağında uyuduğum o,
Neştersiz dargınlığın neşterlensin,
Var olmak nişan...
Kanımın damarlarımda değil de
Toprağın altına doğru aktığını hissediyorum
Kalbimin pompaladığı her kan
Ayrı bir ayrık otu yetiştiriyor mezarımın üstünde
...
Ölmüş ruhların hatıralarıyla uyanıyorum
Baş ucumda bir çanta
Şu bol ceplilerden
Markası da fiyaka ama
Şu yeşillerden
Bir devrimcinin çantası bu
Bir dev...
Gecenin uyumamışlığı ilişiyor üstümüze
Oturuyorsun yıl sonra gelecek bir şeyi bekler gibi
Bir çakmak çakıyorsun,
Açılıyor dünyanın kapıları Rüstem'in yüzü...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok