Gölgem ve ben, bir vîrâneyi adımlıyoruz.
Göğsümde bağıran acıları duyuyorum.
Lâkin uzaktan el sallayan neşeler g'örüyorum.
Yitik bir sözün uğrunda harcadı...
Hey güzel burunlu
Gamzesi olan adam
Severmiydi bir kadın seni
Ne güzeldi o güzel yaşın
Ama zaman geçmiş
Sen hala orada kalmışsın
Hey saçları güzel ...
Ah ki acıyla tanışmadın.
Henüz gün almamışken senin yaşından.
Bildim
Bilmediğin ne varsa
Yoktu ki zamanın, vakti!
Sıkmıyorum yumruğumu, gırtlağım kadar...
Sanem sanılanın içinden kurtların çıktığı hâl
İlâhi!
Yitirdik aydınlığı, karanlığa gebe olan aydınlığın kölesi olduk
Fecr terk etti
Değil midir hepsi sen...
Ardımda kısalan, önümde uzayan yollar g'ördüm.
Gidip de dönmeyen kuşlara söyledim defalarca.
Bir diyâr varsa huzûr rüzgârlarının estiği,
Kalın orada; bura...
Acı veren bir tınıyı defalarca döndürüp durdun mu içinde?
Yürüdüğün o mayın dolu yolu, dönmek zorunda kaldın mı?
Dilin damağın kuruduğunda anladın mı suyun...
Güneşi bekleyen ağaç ve serçe gibi,
Suyu bekleyen karıncalar da dertli.
Sabahı eliyle çeken bulutların hüznü,
Kışı giyinmek için bekleyen yalnız ağacın ör...
Sen benim astımdın,
Ne oldu da beni bu kadar aştın?
Çamura bastırıldığımda yolumdan şaştım
Dibe battıkça, bardağın dolu tarafını aştı
Aşağı taştıkça, göz...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok