Barbaros’un çemberinde Cezayirli süvari,
Kulakları karnabahar, yaylı, atlı, müdavi
İmaminin mimarına gospel okur ilahi.
Öncülerin örtüsüne övgü saçar ilah...
Nil nehrini kucaklıyor
Altından dev,
Sular kanla revanla,
Doğuruyor alev.
Yerkürenin midesi
Bulanıyor iç sesi
Zelzeleler, sellerle
Kaytarıyor hizmeti....
Çam ağacında bir kule,
Yakamozda iziyle,
Pegasus'la bir duble,
Yoğruluyor sihirle.
Eli kanlı merdiven,
Sarılıyor elmasa,
Künyesiyle bir şeytan
Tapınıy...
Kürklü kambur çağ, mahmur gözlü çivinin istilasıyla,
çevreliyor kahkahasını, kaplumbağa imarıyla.
siyah kabuk, selin ruhlu bir dağ,
ipek pamuk, elem soylu...
Kim cehennemde yağmur duasına çıkmaya çalışmadı ki?
Siyah-beyaz bir dergahta, mazinin paslı bodrumunda,
Boğaziçi’nin mehtaplarında, saz fasıllarında, sand...
Kanlı hırçın çiçek demetinin koruyucusu kutsal rafya,
gözlerinin feri gitmiş, niye kelimesini keşfetmiş, ''neden'' hala muallakta?
Gurbetin hancı sofrasınd...
Çağlayan mavi operanın ağlayan akvaryumunda darmadağın saçların her telden şarkı söylemesi,
İpekli kordonlarla billurlaştırılmış, defne ormanında kurutulmuş...
Patırtı, parlama, melek ezgisi sezişiyle bilinmezimde
Fişek göğü elliyor durmadan
Rengarenk duygular dans ediyor benzimde
Ruh açlığından ağzıma talaş atma...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok