on emir vermişlerdi bana
uymamıştım birine
kendimi öldürerek
ve cesedimi sürüyerek
çıkmıştım
gençliğimin yamaçlarına
alnımda rüzgar
yüreğimde dinamit
...
“Sayın yolcularımız, otobüsümüz…” Uyandı. Saatlerdir pencereye yasladığı başı, camla birlikte titreşmiş, kamaşmış ve sanki ağrıyordu. Keyifsizce elini yüzünd...
köhne
devlet grisi bir bina
buyur etti
tanıştırdı bizi
sonra bir güzel muhabbeti
bıraktı aramıza
çekildi
gitti
sen
ben
muhabbet
üçümüz kaldık baş ...
Karalanan… Karalanan… Karalanmaktan epriyen ve çöp sepetinin yolunu tutan kâğıtlar. Ve sonra yırtılan ve yırtıldıkça sanki daha bir hacim kazanan kâğıtlar da...
Çöpçüydü amcalarım
Çocukları utanıp
Temizlik işçisi derlerdi
Bense
Şehrin eğreti yüzüne bakıp
Sokakların temizliğinden utandım
Çocuktum o zamanlar
Ceb...
-ceren'e-
konuşunca
sesim bir yağmur oluyor
deniz ıslanıyor ben susunca
narkissos gibi bakıyorum
göğün aynasına
yüreğim denizkabuğu
saçlarım yosun
el...
sene
942
dışarıda ayaz
uzak dağlar
dışarıda yapraksız
yetim ağaçlar…
üşüyorum
bir vakit
geceki tartışmayı düşünüyorum
“ben” demiştim
“güzel için d...
Bak işte, şimdi de ayna buldu kendine. Gıcık oluyorum; kaldırımlara, dükkânların hemen önüne böyle boy aynaları koyanlara. Ne gerek var yani? Ayna koyunca da...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok