İnişli çıkışlı bir gündü bugün. Sabah, bir kaydırağın en yüksek noktasındayken, akşam tepetaklak olmuş bir biçimde yerlerdeydi moralim. Buna daha ne kadar ka...
İki uyku arasındaki kocaman gün
Hepsi de birbirine benzer
Yeşille mavinin ortasındaki ufuk çizgisi
Beni biraz kendime getirdi
Ondan geriye sayıyorum
...
Hayat bilemediğimiz kadar karmaşa
Bildiğimjz kadar düzen
Ve asla tahmin edemeyeceğimiz kadar gizem.
Insalık sadece cahillikle yoğrulan bilgiden ibaret.
B...
Yaşamın ve ölümün akışına kendini bırak
Tıpkı bir lotus çiçeği gibi
Silkelen ve hizalan
Olman gereken yerde
Olman gereken hâldesin
Teslimiyet huzuru yan...
Orta yaşlı bir kadın hafifçe omzuma dokundu kendi kendine konuşur gibi belli belirsiz bir sesle fısıldadı "Pardon burası ölüm kuyruğu mu?" Ne diyeceğimi bile...
İnanmazsın, aklımdaki her şeyi çöpe attım bugün. Beni bugüne getiren bazı şeyleri tuttum attım çöpe. Beni yoran ve üzen her şeyi ateşe verdim sanki. Külleri ...
Dedim ya, içimde tek bir Agah yok.
Ama bir sürü var.
Hatta hepsi de birbirinden öfkeli.
Yok yanlış söyledim aslında.
Öfkeli değil de hüzünlü demeliydim.
...
Dudaklarım gerisin geriye çekildi; ağdalı bir sıvının ağır ağır örttüğü, korkunun biçim kazanıp ayağa kalktığı ve ‘hey bana bir şeyler söylemenin vakti geldi...
Söylemek istediğim bir şeyler var inançla ilgili. Zaman zaman düşünürüm Tanrıyı ve tanrısızlığı. Ve fark ettiğim gerçek şu ki; ben bir an bile vazgeçmemişim ...
Gece üzerimde pot duran bir elbise
Sayıklıyor göz kapaklarım
Bir geceyle daha baş edebilirim
Bir yalnızlıkla daha
Kendimle yüz yüze gelebilirim
Arka...
Bazı sayfalar boş kalacak
Hem süreksiz hem nihayete varmamış bir romanın adsız kahramanıysan
Yalnızsan sıkılmışsan üflesen de dağılmıyorsa bu duman bu sis ...
Rivayete göre, Hızır adlı bir genç Pir Sultan’ın adını duyup ondan feyz almak için yanına giden köylülerden biridir. Hızır, Sivas’ın Hafik ilçesinin sofular ...
Her yıl Cumhuriyet Bayramında
Atatürk’ün sesini duyar gibi olurum,
Bir memleket yaratan sesini;
Okulda, fabrikada, tarlada,
Kışlada, Mehmetçiğin dudağınd...
Şiirin şarkıya dönüştüğü o dizede bekliyorum
Yüreğim yaprak yaprak dökülüyor
Gece tek gözünü iyice açmış
Ay ışık saçtıkça sularımı yükseltiyor
Nehirle...
Yuvarlanan taşlar gibi durduk aniden
Rüzgârın devirdiği plaj şemsiyeleri gibi uçuştuk
Küçük paraşütlerdi kalplerimiz
Güvenli inişi kollarımızda bulduk
...
Bir acı koleksiyonu var
Kimseye göstermemek üzere hazırlanmış nadide parçalar
Ara sıra güncel bir derdi yoksa aşağı iner bakar Huzursuz bodrumuna giden toz...
“Mademki sen bensin,
Ben de senim,
Nedir bu senlik benlik...
Gel, ne olursan ol, yine de gel”
Hayretler içinde bakakalsın gözlerim.
Sen gel, işte öyle b...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok