adını mutlaka bir yerde unuttular senin
trenlerin yeni yuvarlak bir kelimeye benzediği
atların hiç mi hiç şiirsel doğmadığı bir zamanda
azcık uydurdum...
Ah gözler siz bile tahammül edemiyorsunuz
Kaç kere kapanıyor kapaklarınız dünyaya
Son kez kapanacak derken
Bazen de açık gidiyor
Ne yazık
Yaşarken ...
Bana şimdi sen hangi ölümü yakıştırıyorsun?
İki kişilik bir yalnızlıkla,
Yalnızlığı şakaklarıma, damarlarıma zerk ederek
Nevrozlar gömleği giydirerek yah...
yaşamın kirli sularında yıkandım
elimi her attığımda dökülen saç tellerim
hiç bitmeyecek gençliğimin baharındaki gözyaşlarım
mevsimleri saymayan depresyon...
Sevgilim benim
Kapağı açılmamışken raflarda bekliyor gibisin
Bin kişi bakıyor sana
Ciltlemişler seni bir naylona
Evirip çeviren bin kişi
Ama seni o ...
Sahipsiz kalmış mezar taşının
Verilmemiş selamı olmak isterdim
Gideni getirmeyen cümleler kurar
Kendimi sana getirirdim
Duraksanmamış her durağın
Hüznün...
Bir sandalyede bir ceket asılı kaldı bir gün.
Daha küçüktüm.
Üzerime kuşandım, zırh gibiydi.
Boyu dizlerime gelse de sevmiştim o ceketi.
Babam gibi olmak...
şimdi hangi sessizliği duysam
sen gittikten sonra
ardında bıraktığın
sessizliği hatırlarım
ne zaman yalnız kalsam
senin yalnızlığın gelir yanıma
ka...
Uçmak istiyorsan ilk önce kanat çırpmayı öğreneceksin. Başlamayı samimi bir şekilde istiyor musun? Harekete geçmek konusunda ne kadar ciddisin? Çabalayacak m...
Hiçbirimiz bu kan ve çürümüşlük kokusunun yatak odalarımıza kadar daldığının, sevişmelerimizin içine sızdığının, o sevişmeleri doğrayıp pörsüttügünün bilinci...
Bir güzele rastladım güneş batarken
Başım önde yürüyordum caddede
Bir gazel gibi duruyordu önümde
Aşk gibi şiir gibi redif gibi
Büyülü bir an gibi çarpıl...
Zamanın zehirli halesi
Değmemişken bedenlerimize
Avuçlarımda tutuyordum kalbimi.
Sen dürüst celladımdın;
Her kana susadığında
Açtım avuçlarımı,
Uzattım...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok