Acele etmedim, içimi öldürürken hiç acele etmedim. Ruhum elimde kanadı önce, hiç acele etmedim. Tuttum elimde, insanlara baktım o gizli ovuktan. Hepsi gülüyo...
Öğle üzeriydi. Sabahçı olduğum için okuldan erkenden çıkmış, ev arkadaşım Hüseyin’i de alarak yaşadığımız küçük şehrin bir lokantasına götürmüştüm. Siparişle...
geceydi, birazdan tavana düşecek bir ışık
büyük çarpışmaları anımsatacaktı
birilerinin siyah beyaz tuşlara dokunduğu
bir savaşta
sen gri olmayı öğrenecek...
aynı şiire ağrıyıp koyun koyuna uyuyanlar da kimsesizdir sabaha karşı
aydınlık da sıcak değildir geceler kadar
ve bana düşer
gülüşmeleri dağılmış masaları...
Işık evime girmeden on dört kere saymasaydı mumları hatırlamazdım
Arka bahçende solmasaydı ay
Yokuşları sulamayı çoktan bırakırdım
Ama sen, dümdüz bir yüz...
olduğum yere çakılıp da
sonra katman katman yeri boylarken
kalbime kezzap atıldı hissettim
canım, güzel sözlerin sağ olsun
artık ne evim ne ailem
içimde...
Peplosunun yakasındaki güleç bordürlere sarkan
Gümüş künyenin içindeki abus kaknem denli kurnaz
Ve kepçenden uzanarak omuzlarındaki broşları yalayan
Vişne...
sekiz milyar yük bindi kıraçtan önce.
meydanlarda sığırcık koreografisi.
gözlerde tükenmişliği var bitmez takibin.
sulara kapılan kumdan kaleleri,
çocuks...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok