Koca bir bıçak, boğazımın tam orta yerinden âdem elmama saplanmış gibiydi. Her zamankinden farklı olarak; bu kez üzgün, yorgun, bitkin ve tedirgin oturuyordu...
Kimseyle paylaşamadığım duygularım var
Kangren olmuş kalbim
Doldurmadı saki
Her zaman bir yanlış var
Mutluluk bana serap
Tanrım günah mı şarap
İçmedim ...
Nisan yağmurları başladı.
Şemsiyemi almadan çıktım yine yola.
Henüz çiçek açmış erik ağaçlarının altından geçerken
Baharla karışık bir yağmur ıslattı ben...
önce gözlerini gördüm
sonra ellerin eşlik etti yalnızlığıma
sonra şarkıların ilişti sessizliğime
ben seni kafamda dansa kaldırırken
sen beni uykularımdan...
Bilsem damlalar çözecek
Nehir olurdu yaşlarım
İçim neden suskun
Çok konuşurdu eskiden
Mücadele ederdi
Ne zaman vazgeçti
Kalbim
Yarım kalma hissi
Niye...
Sabah bir yazı okudum "Eğer aşırı düşünüyorsan yazmaya başla, eğer az düşünüyorsan okumaya başla" Deneyelim bakalım. Zaten kitap okumadığım için üzülüyordum ...
Bakmışsın ölmüşsün veya yaşamışsın neyse ne, hayatsızlıkla hayat eşitse yüzüne kondur bir gülümse, deli ol, sevmeyi, nefret et herkesten, sahtedir dünya bu e...
Bugün unutmak istediğim her şey bir zamanlar beni mutluluktan öldürecekti…
İnsan öldüğünde en yakınının unutma süresi 18 aymış o da en uzun süre. Yani 18 ay...
Kalabalık şehirlerde kaybolmuş yalnızlığı vardı.
Hüznü sessiz çığlıklarıydı.
Yitip giden hasretine seslenirdi.
Mahzun yüreğinde sevdanın ateşi parlardı. ...
Bir yuvam yok artık
Ayaklarım vardı bir zaman
Tanrı'nın yarattığı dünyamda koşabilirdim
Aldılar her şeyi mi sebepsizce
Gülmek isterdi belki bir çocuk
...
Herkese, her şeye rağmen,
Birdik, bizdik sevgilim.
Adımların yörüngemde dolaşırdı hep,
Gözlerimiz aşkı tanımlardı.
Sarılınca tamamlanırdık,
Şimdi ise ya...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok