Gözlerinin kapısındayım beni sokakta bırakmışsın,
Dergâhın önündeyim beni ecnebi kılmışsın,
Çölünün kıyısındayım beni susuz koymuşsun,
Kalbinin yamacın...
Yeşillikler arasında terk edilmiş bir dağ evi... Peki ben neden bu dağ evine bu kadar aşığım? Burnuma gelen lavanta kokuları, kulaklarıma gelen kuş cıvıltıla...
Gözlerini kapatsan derin bir uykuya dalacaksın. Heyhat! Bunu istemiyorsun. Sen, bu zifiri karanlık düşüncelerinde boğulmak, olabildiğince mutsuz olmak istiyo...
Ilık akşam üstlerinde gelen depresiflik. Hafif rüzgarların bunalımı. İçimdeki ilhamı bulup çıkartan da o. Ne sylvia ne de virginia değil.
Yine burdayken geç...
Bugün gidersin arkana bakmadan
Boşversene belki gelirsin yarına
Bağırır çağırır kırar dökersin dakikasında
Pişman olur gelirsin saniyesinde
Sözlerin bıça...
Benim için yeri neden bu kadar özel bin tane sebep sayılabilirim sanırım. Mekanların, görsellerin güzelliğinden her sahnenin altında yatan sürrealist anlama ...
"Hareketli ve yemyeşil ufukları, boyalı evleri, son derece zarif camileri, kurşun kaplamalı kubbeleri ile İstanbul; insana güzel fikirler ve tatlı hayaller i...
Geçen gün oturdum aynanın karşısına uzun uzun baktım kendime. Baktıkça silüetim kaybolmaya, küçücük bir siyah noktaya evrilmeye başladı. Son 3 dal sigaram ka...
Şimdi burada ne yapacağım? İlk kez bir başka yöne adım atmak bu denli olanaksız. Sahiden söylüyorum bunu. Bir deliğe düşmüş, dışarı adımımı attığım anda ölüm...
Kim buldu kumpaz yolların durgunluğunu
Hangi kitapta yazdı öldürülen masum kuşlar
Huysuz elleri
Sorgusuz kuytuları
Uçamam kanatlarım kırıldı
Soramam yal...
güneş bir gün aydınlatırken, ısırtırken kalbimi
bir gün karşıma dikilip ölüme davet ediyordu beni
sahi, bu hep böyle mi olur?
kaçıyorum durmadan
bir şe...
otobüs koltuklarında oturmak gibi
ya da gri renkte olan her şey belki
yol gri
hız gri
giyilen her örgü ceket gri
mavi ile kahve arasına sıkışan şehir
A...
Zamanın hiç acımadığı insanlar olarak büyüdük biz. Zaman, kaçarken arkamızdan yıkılan köprü parçalarını yiyerek bize ulaşmaya çalışan sivri dişli bir canavar...
sevincine ortak et beni
gülümser hâllerimin hatırına
beline sarılan gecenin elleri
nasırlaşmış yüzünü eskitmeden daha da
kabusu emziren ilişkiler bize
...
öyle derdi var ki
bazılarının
ölmek için can atar
bitsin diye
ne şen şakrak hâli
ne o pürmelâli
hatırlar
bir daha
ağlamak için
Biz bu adem bahçesinde
Koşar koşar düşeriz
Etrafta ne çiçekler ne ağaçlar
Ne dallar ne gövdeler
Ne kokular ne meyveler
Hiç
Biz bu havva bahçesinde
An...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok