Eren Ünal

Olağanüstü kadın,

Bu benim.

Bir dolu gözlerin içinde boğulan,

Uzun tırnaklarının gücünde kurtulan,

İşte o benim.

Kaynayan bir kazana atılan,

Kapağı bas...

Kırık dökük evlerin fotoğrafını çekiyorum. eski beni görmüş gibi

Yanlarında bitmiş papatyaları suluyorum şimdiki ben'e yardım eder gibi. Toprağı kazmıyorum ...

Güneş dağlarda bir suret yontuyor

İştahla izliyorum tepelerden

İştahla içiyorum sonsuz uçurumları

Çektiğim dumanları iştahla üflüyorum

Öyle bir iştahla k...

İnsanlık öldü, dediler,

Yitirdik umutlarımızı, sevgimizi.

Yüzlerimiz kederden büküldü,

Karanlığa düştü dünyamız.

Gözyaşları aktı, acılar sardı yürekleri,...

Artık turnalardan haber gelmez oldu.

Artık turnalar uğramaz buralara.

Köhnemiş, kokmuş bu yalnızlıklar ülkesi,

Sıcak değildir artık, yoktur yaz mevsimi.

...

Bu sevmeden iyi bir roman çıkar mı tanrım?

Ya da ellerime ödüller dökecek bir öykü?

Yaşanmış, yaşanacak her şeye “mış” gibi bakıyorum.

Olmuş gibi, bitmiş ...

Uyarı: Bu içerikte tetikleyici unsurlar bulunabilir.

Kimsenin yanında olmadığı o an omuzların düşer ve derin nefesini solursun. Çünkü yalnızlığınla yaşamak ...

Ben mi yapıyorum bu düşünceleri, bu kadar kuruntu? Parçalanmak! Bir uçurumdan atlamak mı demek? Yoksa herkes tarafından tutulup çekilen ruhunun bin bir parça...

Beni masum bir yere götür

İnsanların manipülasyonunun olmadığı

Anlamsız gürültülerden uzak

Çıkarsız sakin bir yere

Bir ağacın dibinde oturalım mesela

K...

Karmakarışık ruhum beynim

Beynimde bir fırtına 

Ruhumda bir girdap

Bu karmaşada nasıl? 

Zor çok zor! 

Anlamazsın anlatsam

Anladım dersin yalandan! 

Vi...

Ne istiyorum biliyor musun?

Şu hiç sönmeyen ateşin sönmesini,

Dönsün şu devran!

İstiyorum şu devranın dönmesini!

Konuşmak istiyorum,

Konuşabilmek, anlay...

Cehennemin kapı deliğinden seyrediyorum seni!

Seni ve senden yana ne varsa,

Şu derimi kavuran ateşin içinden seyrediyorum.

Cennetten kim seyreder cehennem...

Gözlerinin kapısındayım beni sokakta bırakmışsın, 

Dergâhın önündeyim beni ecnebi kılmışsın, 

Çölünün kıyısındayım beni susuz koymuşsun, 

Kalbinin yamacın...

Yeşillikler arasında terk edilmiş bir dağ evi... Peki ben neden bu dağ evine bu kadar aşığım? Burnuma gelen lavanta kokuları, kulaklarıma gelen kuş cıvıltıla...

Gözlerini kapatsan derin bir uykuya dalacaksın. Heyhat! Bunu istemiyorsun. Sen, bu zifiri karanlık düşüncelerinde boğulmak, olabildiğince mutsuz olmak istiyo...