Nasıl yabancılaşmışım kendime,
Aynada başka biri içimde bambaşka biri.
Yaşatmıyor geceler günleri gündüzler hovarda geziyor. Kahrediyor bakışlarım.
İçimde...
İnsanları sevmeyin
Hayvanları, bitkileri sevin
Doğayı sevin
Denizi sevin
İnsanlar boş boş
Kitapları sevin
Şiirleri sevin
Bir portakal ağacının k...
Göğüs kafesine bir dinazor oturur.
Ne sesin çıkar bağırmak için,
Ne de bir kıpırtı olur kirpiklerinde.
Kendine yukardan bakarsın ,acımaklı,
Aşağıda kalan...
Gözyaşlarımız;
Yıllanmış bir şarkının ezgisinde,
Ağır ağır yıldızlara düşüyor.
Gözlerin ölümü çağırıyor.
Ölüm bugün yıldızlara düşüyor.
İnanır mısın can...
gölgesi sıra gelen kefenin
tabaktaki tek lokma gibi almaya niyetlenilmeyen kendi ruhu ve içindeki çıkmazı
bedeninin topraklarındaki anız isi, yakmıyor mu ...
Ve artık vazoda duran çiçekler kadar sâkinsin. Kolunu kıpırdatacak hâlin kalmamış.
İçinde dindiremediğin savaşların hem galibi hem mağlubusun.
Yüzünden oku...
Özgürlük edasıyla uçuşan bir kuş misali,
Kanat çırpıp, dans ederdim.
Kalplerdeki zincirleri kırar, kurtuluş edasıyla gökyüzünde bir
ressamın tablosuydum a...
Yani hurda, yani bir fren
İşte tüm kemiklerinden razı etin
İşte etin pası direniyor burda
Bir sesin sağlaması
Bu olmayacak, bu olmamalı
Bu olmadı diye e...
Kendine benziyorsun
Umutsuzluğundan eminken
Gidip bir kapı buluyorsun
Kapılar duvarı yırtar gibi
Başında bekliyor bıçakla
Şişme ve mümkünse
Aldığın so...
Gökten yağıyor meleklerden birer parça
İşte o bembeyaz kanatlarını süzerek gözlerime bakmakta
Avuçlarımın içine ağır ağır oturmakta
Tenimin sıcaklığınd...
Dumanın değdiği bir şey üzerinde bıraktığı gölge geçmiş
Yani yavaşça hayatımızdan uzaklaşan is
Yani yanmakla yabancılaşan bir kelime
Hep böyle saçma
Böy...
Le temps a laissé son manteau
De vent, de froidure et de pluie,
Et s’est vêtu de broderie,
De soleil luisant, clair et beau.
Ben buranın yerlisiyim hiç
Biliyor musun benim kalemimi kırdılar
Gitmedim ama hiç
Üçyüzmetrekare boyasız duvara sustum
Tekmelendim vuruldum da vuruldum
...
Bu seranatı hınçla dinleyen garip.
Parmağına bağladığın çaput,
Ne zaman azat edecek kendini,
Kangren olmaya yüz tutmuş parmağından.
Bilmez misin?
Artık ...
Kadifesine halel getirmeyen örtülerle
Örtülmüş büyük yenilgiler,
Küçük zaferlerin getirdiği sarhoşlukla.
Ardına bakmaya çalışarak yürüyen gözler
Şaşılaş...
Şimdiden seni biliyorum
sen rüzgarlı yüz, sen bin ışık
başkası olamayacak bir karşılık gibi yanımda
Düşünme, bilelim ki yavaşlarsak görebiliriz
Aynı kalm...
Veda konuşmalarının sonunda
Dolu gözlerle gardını alıyor annem
Babam da var
Var olduğunu yanımızda olmamasından anlıyoruz
Babam olduğunu nemli yastığına ...
Yüzün tüm güzelliklerin odağı gibi
Gözlerin hangi kimyasal reaksiyonun ürünüdür bilmem
Şaşırır kalemim çözemem düğümünü
Sesin haber verecekmiş gibi sevin...
Bir yangın tohumu kıvılcım
Çaldın onu
Hani tapınakların önünde nefesini tutardın
Gizlice evine alırdın belki
İçinde gülmeyi unuturduk
Çaldım onu
Çü...
Seninle yeniden...
Garip bir tesadüf,
Onlarca kayıptan sonra yeniden
Diyebilmek,
Adımlarım yorgun ama yine de kalkıp ...
devenin hörgücünde kar,
zikrinde iklimsiz vahalara işli insan kokusu var
kaktüslerin dikenleri:
her birinin ucu
kaktüslerin bosunu düzen kasımpatılar...
Denkleştirdiğim üç parça aklımla
Geçiniyorken şu hayatta,
Sen, bulduğuna şükreden
Dürüst bir kula vadedilen
Zenginlikleri sunuyordun
Ufak ufak güldüğünd...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok