Bubi’ Sanat, imkanı olanın değil yeteneği olanın sivrileceği; insanların şahsi popülariteye ihtiyaç duymadan üretimlerini duyurabileceği ve bu üretimler hakkında yorumlar, eleştiriler alabileceği bağımsız bir fikir platformu.
Bu dünya için yaratılmış,
bu dünya için olmayansın.
Bu dünyaya kopup düşen,
bu dünyadan ayrı düşünensin.
Bu dünyada yüzeyde yüzenlerin arasında,
dipten ...
Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?
Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı?
Sevmek için güzele mi bakmalı?
Çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz ...
Başka türlü sevmeyi bilmiyorum ben
Hayatla çok yüz göz oldum
Oyunun sonu ne zaman gelecek Tanrım
Gönlüm bu yüzyıldan çok yoruldu
Mor yanlışlara pembe diy...
yalnızlığa iman etmiş bir gönül taşıyormuşum
göğsümün kafesinde
kalbimin kanla vaftis edilmiş damarlarında
pusuya yatmış bir ayrılık
bütün köşe başlarınd...
Sende gördüğümü görecekler diye,
ödüm kopuyor...
hep aklıma geliyorsun,
bak gördün mü?
senin de gidecek,
başka bir yerin yok...
kaçmak istedikçe
sana ...
ah yok mu o
toprak gözlerin
içindeki kuyuda hapsolduğum
ah yok mu o
sıcak gözlerin
uğruna yüreğimi çıkarıp ellerine verdiğim
ah yok mu o
kahve gözler...
resmedilemeyen duygular,
saklanamayan sırlar,
tutulamayan sözler,
kalbi acıtan nağmeler gibisin.
gözlerin kör herkese.
yüreğin parçalar dağları.
dudakl...
Pörsümüş bir ruhun cırtlak çığırtkanlığıdır bu
Kara basan ayakların vicdansızlığı
Gözlüklü bir tılsımdır kulaklarıma yansıyan depreniş
Irgalamaz olunca g...
Bazı anlar vardır hayatta
Bir akarsu olmak istersin
Önüne çıkan her şeyi sürükleyip yutmak
Boğulursun
Bir göl olmak istersin bazense
İnsanların gelip hu...
Bir ruh var içimde,
Safi katran.
Bilmem neyi söyler,
İşaretçisi kırık,
Garip kadran.
Şu sokaklar,
Senden, benden,
Evvel, kim bilir,
Tanımıştır kaç ...
Merhametsiz alabaşlı yılan,
Komutan üç ön dişli fare,
En günahsız fahişe.
Nasılsa başrol bu hikayede.
Ezilmiş kimsesiz benliklerin,
En nefret edilenleri...
Ellerimiz birleşince sanki bulutlar seriliyor ayağıma.
Gökyüzü masmavi, güneş yerinde.
Tanrı’nın en şanslı kuluyum.
Görüyorum cenneti dünyada,
Sokaklarım...
Bir perdenin ardından izliyor gibiyim dünyayı
Bedenim yaşıyorken bilincim her şeye tepkisiz
Ben yönetmiyorum, ne hareketimi ne vaktimi
Gölgem bile düşmüyo...
Bir zamanlar gülümsedi gökyüzü,
Şimdi yalnızdır yıldızlar geceyi süzüyor.
Kalbim paramparça, anılar sarhoş,
Sevdaya düşmüş bir rüzgar gibi üzgün.
Gözleri...
Bunlar yavaş yavaş dağılan kara bulutlar değil
Bunlar bulutlara alışmanın coşkusu
Sevinçlerimiz berrak bir suda yüzen nilüfer yaprağından uzakta
Karlı dağ...
Hiçbir şeye yetişemedim
Her şeye geç kaldım
Yaşadığım yere de benzemiyorum
Doğduğum yere de
İşte yerim yok
Bir işe de yaramıyorum
Saçlarımı dökmekten...
Histerik köylüce, Efendi'nin sevgisi,
Devlerin her birinde gümüş rengi içkisi.
Karaçamlar üstünde ruh taneleri,
Köpeklerden gelen bir feci inilti.
Diğer ...
İnsanlığı düşünürken kendimi arıyorum
Bulmaya çalışıyorum da
Şu soytarı kalabalık da ne bakar bana?
İnsan bir serçede kendini arayamaz mı?
Kaldırımın kır...
Belki çoktan unuttun beni
Belki hiç hatırlamadın, denemedin bile
Belki de hiç giremedim o kalbe
Ya da hiç bakılmadım o gözlerle
Belki hiç işitilmedi sesi...
İlk şiirim misâli,
Hayatla bir türlü tutturamadığım frekans gibi.
Hem, neden ölür ki biri?
Bu berbat hayata neden yumar gözlerini?
Sâhi neden yummasın ki...
dar vakitlere,
büyük hayaller sığdırmaya çalıştınız
akıllara beklentiler yer etti.
sevgiler, sürgün olmadığı vakit
kalpler, köhne olmadığı vakit
şen olu...
Oldum aşkımdan meftune
Sanki bir deli divane
Bilmem ki yorsam mı bunu hayre
Boş ver gönül sev sade
Ne diyorsun emre etme
Delirdin sende iyice
Gel artık...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok