Bubi’ Sanat, imkanı olanın değil yeteneği olanın sivrileceği; insanların şahsi popülariteye ihtiyaç duymadan üretimlerini duyurabileceği ve bu üretimler hakkında yorumlar, eleştiriler alabileceği bağımsız bir fikir platformu.
Okunası bir kitap gibi bıraktın geceyi ellerime Ecrin,
Maneviyat yoksunu
Modern siyahın tam kılçık ucunda.
Sesime kulak kabartan üçkâğıtçı yıldızlar düşün...
Bak görüyor musun bir mevsim daha geçti,
Biri daha öldü yaprak yere düşene kadar.
Bir sabah içimize işleyen soğuk gibiydi sonbahar.
Şimdi bizi bir şiir ıs...
Kısa bir yolculuğa çıkalım seninle
Ben tutarım zamanı senin için
Ellerin elimde olsun
Arabayı ben kullanayım
Karlı bir yoldan
Geçelim gece vakti
Karışs...
Benim lügatımda yoktur
Beyaz kundura giyen.
O kadar temiz midir kalpleri,
Kirli gezebiliyor mudur Fatih'i,
Beyazıt'ı, Süleymaniyeyi.
Korkarım adım atmak...
Zaman haramileri hatıraları çalmasın
Ölü zaten ses tellerime konan bülbüller
Ocağımda yemek, perdem, kıyafetlerim
İçime doğru uzanan gölgemden
Yalanlarda...
El pençe divansın,
Mahkum musun, insan mı?
Nerede medeniyet, haklar
Düşünmek mi? Onlar yorulurlar
Konuşmayanı hor görmeye
alışmıştır insanlar.
Bir gün ...
*
Yirmi sekizinci kez alıyorum aynı soluğu
Gün aynı yerinden batıyor, sesler aynı tiz, gölgeler aynı boğuk
Aynı anlamaz bakışı tanıyorum yirmi sekizinci k...
Ben ağaçlara şiir yazarım
Budanmamış, sahipsiz dallarına
Yaprakları toprağa karışmış,
Erimiş yapraklarına.
Ben vakit bilmem,
Soğuk suyun uyandırışına
R...
Son bir tren daha
Sonra gelecek tüm yıldızlar yanıma
Bir anne şefkatiyle saracağım onları.
Teker teker parlatacağım daha da.
Güneşten bile daha parlak,
...
Bir savaş kaybedilmiş benim adıma
Kayda hem katil hem maktül addedilmişim
Ölü diye defterden düşülmüş adım
Kağıda adımı yazan benmişim
Düşmüşüm kurak çöl...
Üç yaşındayım ve küçüğüm işte
Elimdeki ekmekle
Gülümsüyorum kameraya
O zamanlar yeni doğmuş olsa gerek ekmeğim
Üç yaş var ekmeğimle aramızda
En sevdiğim...
Sabaha karşı bu vakitlerde Sevgili çağırıyor gün ağarmadan
Ben ise bu vakitlerde bir aşeka sarıyor
Ayak parmak uçlarımdan boynuma
Kuruyor muyum, boğuluyo...
Saklandığım evlerin yıkılışını izledim,
Umutlarımın kalbimde buhar olup, atmosfere yayıldığını
Zamanın en çok yaralarıma düşman olduğunu öğrendim
Sevgisiz...
Ey insan!
Dön bir bak kendine
Ne bu saçmalık!
Şu dinine yandığım dünyada
Senden başkası yaşamaz mı?
Sana dokunmayan yılan
Sana dokunmadan bin yaşar mı?...
Ayın fuzuli naraları sana dokundurduğum
Bir kabarcık gibi ince, soluklu...
çabuk sönmeden yılın muzipliği
kalelerinde sarmaşık, tımarlarında sakit.
Ve in...
Sıvasız evler gibi olmak
dışım çıplak içimse döküm döküm
Bir utanca mahal vermiyor utancın kendisi oluyorum
Yolumun üstünden geçenler fark etmeyecekler
Y...
Akşam oluyor
Tanrıʼnın on emri yazarkenki telaşı gibi
Ellerim de satırların ortasına konuşlanıp
Defterin çizgilerini boynuma doluyor
Satır başlarına yeti...
Sözlerimin ardı arkası kesilmiyor
Düşünüyorum sürekli
Bu güzel gözler nasıldır?
Nasıldır o güzel bakışları
İnceden geliyor ölümsüz sesler
Sözlerden uzak...
Yüzünde acı tebessümü ile bir ölü düşün.
Koşar adım gitmekteyim peşinden, bir ölü düşün.
Tam ortasında kalsam da nafile, bir ayazın
Ya da bir çocuğun yana...
Bir buhrandır ki dikenli tel gibi sarar halet-i ruhiyemi
Müteavvic gövdeme merkuz bir hançer gibi ölüm
Kaburgalarıma mıhlanmış bahek söndürmüş, fesada gir...
İnsan, insan
Yola koyul, o aydınlık sabaha
Yolcusu güneşin ve ışığın
Karanlığı öldürdüğü şafağa
Bağır, çağır, izle
Yükselt sesini güneşin doğması için
...
Aynada sahnelenen çehremdeki çizgilerin raksını izliyorum, Hz. Musa misali
Yanımda Hızır da yok böyleyken böyle oldu diyecek
Aslında mühim değil, ne şimdi ...
Şu terk edilmişlik hissi...
Yuvarlak bir odada yalnız kalmak gibi.
Duvarların arasında insanlara köşeler sarılır, bilirsiniz.
Biz şimdi...
Yabancı ağızla...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok