Her güne ayrı bir çaba sarf etmek için uyanıyoruz. Kimimiz güneşi selamlarken kaçıyor gerçeğinden, kimimiz taşıdığı çimento çuvalının altında ezilirken yakal...
Bir dileğim var senden
Var lele var var lele var var senden var
Aç kolların boynuma selvide boylum sar beni
At kolların boynuma selvide boylum sar beni
Bir sahaf dükkanında, eski bir kitabın içinde buldum onu. Bazı yerlerinde dağılmış mürekkepler, envai çeşit lekeler vardı ve eskimişliğiyle epey uzun bir yol...
bitişlerin bilirkişisi!
bak benden demesi, gidici bu
"ama, beni..." çok mu seviyor
heyhat!
her gidenin diline yapışır, evveliyatında salt o yakışır
fa...
Nedir bu? Sabah bizi yatağımızdan kaldıran, yemek yemeye zorlayan... İstemesek dahi işe gitmek zorunda oluşumuz... Hayat mı? Sanmıyorum. Bazı durumların alış...
Vakitlerden bir aralık gecesi, bense zamansızlığın bağrında iklimsiz bir çırpınıştım. Dört kişilik masada bir varlık alanı kaplıyor, şu güzel deniz havasıyla...
Bilirim saniyeler içinde bakışından
Hissederim eşsiz bakışından
Kavrulmuş gecelerde uykusuz aşıklar
Sanki bir yerde boşluktalar
Geçmiş ve gelecek arasınd...
Louis Prima'nın 1956 yılında çıkardığı ilk albümdür.
1930'larda ve 40'larda, önceleri memleketi New Orleans'ta, daha sonra New York'ta popüler bir gece kulü...
Bugün size baş ucu yapabileceğiniz, her gün açıp açıp okuyabileceğiniz bir kitap önerisiyle geldim.
Halil Cibran’ın kaleme aldığı Ermiş eseri 26 bölümden ol...
Her şeyden habersiz oturmuş, çayını içiyordu. Altında üç ayaklı tahtadan tabure, elinde kurdelesi ve her yudumundan sonra kurumuş otların üstüne koyduğu bard...
Denizler gibi saf,
Gökyüzü kadar parlak,
Gün batımı kadar eşsizsin.
Seni bana söyler,
Bu rüzgarlar,
Yıldızlar,
Seni bana anlatır,
Gün batımının kızıl ...
Işığa gözüm takıldı, en son başımın döndüğünü hatırlarım. Dikkatimi çekmeseydi muhtemelen ilgi noktama takılmazdı. O gün tenime vuran dokunuşları kirpiklerin...
Hier encore, j'avais vingt ans
Je caressais le temps et jouais de la vie
Comme on joue de l'amour et je vivais la nuit
Sans compter sur mes jours qui fuya...
Her rüzgârın esintisi aynı hissi verir mi? Esintilerin keşfedildiği rüzgarlarda boğuşurken aldığım nefesle tutunuyorum bu hayata. Rüzgar bana ne hatırlatır?
...
bu ne menem dünya düzeni?
yarın bir vurgun bekleyenler var,
terk edildi vurulan.
yaşamak ikinci planda,
yarımız uykuda, yarımızın dünyalık meşguliyetler...
içir de neye yarar, binlerce antidepresan
dindiremez varoluş sancılarımı
ve dünyayı tersine döndürmek istemem
değişmezlere bir tür başkaldırı
sen etsen
...
ayrılıklar hep bir sevimsizdi, sağlık olsun diyemedim
teselli bulamadım gayri bundan ileri
evvel bir cenaze kalktı omuzlarımdan
arada bir içim şenlik yeri...
"omuzlarına yansımış tanrının ataleti
kendini delicesine suçlayıp
sabahında nasıl beraat ettin?”
karakteristik devrimin sonucudur
uykusuzluk, göz çukurla...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok