Uyan Sarıkız uyan!
İnsanlık oynuyor kuru dallarında,
Yaşam ve barış denen ağacın!
Birlikte yan yana ıslık çaldığımız ova,
Mermi korosuna ev sahipliği edi...
Merhabalar, kasvetli kalenin prensesi!
Er ya da geç, en tepe kata gelir yüreğimin sesi,
Razı gelmez pek aklım ve ağzımın dili,
Habersiz uçmak ister gözcül...
Güneşin sıcak dokunuşları,
Denizin hırçın dalgaları,
Bulutların samimi dokunuşları,
Dans eden serçenin ötüşleri,
Dönen dünyanın sessiz sesi,
Yağan yağmu...
Lanet okuyor hıçkırıkları serçenin,
Kuşku cehenneminden bir zebaninin
Genç aşığa yaptıkları yüzünden.
Saat 16.00 vapuru kalktı iskeleden,
Ardında kalanla...
Gözlerin parlıyor genç adam!
Söksem yüreğini, eminim o da parlar.
Gözlerin parlıyor genç adam?
Hayırdır? Sen mi kurtaracaksın,
Sen mi başaracaksın söyle,...
Kitap kokulu kadın!
Bitti sayfaların ve sindi kokum,
O yüzden ben kokulu sayfalarına,
Dört, dikenli papatya koydum!
Sakladım seni yüksek tozlu bir rafa!
...
Işıklar... Işıklar...
Ardıma bir karanlık getirir.
Küçük olanı karanlıkta bırakır.
Her büyük cismin ardında bir gölge,
Gölgenin altında ezilen onca cisim...
Bir kuş tüyü salına salına düşüyor
Ormanlık bir alana,
Safi kum çöllere,
Beyazlara bürünmüş soğuk vadiye
Cam gibi, ayna gibi parlaya parlaya,
Tam da düş...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok