zaman nedir bilmeden
üç gün üst üste seni görmeden
ve kırık değil çatlaktır tesellisi ile
içinde biraz da sevgi seliyle veda etmeden
geçiyordun gişelerde...
Sözüm adından geçtiğinde
ve dudakların bir şiire döküldüğünde
hakkında endişe de duyuyorum
hiç ara verilmemiş şüpheler de.
öyleyse zıt düş, kuş seni sevm...
ya sonradan ya da oradan geçerken
başlaması bile mucize olan
sorguladığım her neden sessizlikle anlamlandırılmış,
bilmem şimdi bu aşk uğruna kaç canım kal...
görüyorsun ki bir fırtına sesini yükseltiyor,
duymamak bir tercih meselesine dönüşüyor
ama kulak asmamak imkansız.
saçlarını oradan oraya savuran
parampa...
çok içselleştirdiğimiz ütopik
bir hikaye gibi duruyor adın ve adım,
kafdağıʼnın bilmem kaç metre yukarılarında
dönülmez şimdi gidilen yokuşlu yollar
döne...
şimdi rastlıyorum yorgun yüzlere
hepsinde biraz intihar korkusu,
biraz da ucuz parfüm kokusu.
denk geliyorlar 8 vagonlu bir metroda
yan yana oturuyorlar
...
Sesin sessizlikle ölçülüyordu o sıralar,
nefesin nefsimle.
karşıdan bakıldığında göz gelirdi acizce,
uzaktan bakıldığında öyle sessizce
içinde bir tutam ...
ciddi sorunlar teşkil ediyordu,
birbirimizle olan yakınlaşmalarımız.
bu yüzdendir buna katlanamayıp ayrı yollara kendimizi atmamız.
bedenimle verdiğim müc...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok