Ergin Türkmen

Başkomiser, elindeki evrakları masaya bırakıp sandalye çekti:

- Evet Nahide, özet geç bakalım.

Nahide, cinayet büronun duvarda asılı duran tahtasının önüne...

"bir çiviyi çakar gibi
vura vura günlere
dörtnala gidiyoruz
bizi bekleyen yere"

İkrar verip durma ey kaşı keman

Yolundan dönen de namert olmaz mı

Derdine agâh oldum eyledin güman

Görmese gözlerim bu dert olmaz mı

Çıktım yüce dağa sey...

Kader bırakmaz yolumu bağladı

Yandı közüyle yüreğimi dağladı

Felek bizi de gâfilken avladı

Sarsan izleri silinmez mahpare

Sevdim ben seni ne büyük öğreti...

Pejmürde göründüm hak huzurunda

Çokça ölüler var kalp nazarında

Hüzün satarım hep can tezgahında

Deveye yüklenen yük yârim oldu

Yana yana çektim ben b...

Aşkın çilesiymiş hasretle yaşamak

Sevginin bir adı sabır diyorlar

Beklesen gelecek bir gün koşarak

Umutla yaşanır dünya diyorlar

İpekten kozamı sarmış yü...

Bir kış akşamıydı.

Evinin önünde sallanan sandalyesine oturmuş olan Afel, kristalleşmiş kar tanelerini seyrediyordu. Kristaller, adeta dans ediyordu. Sonra ...

Ben, kefil olurum bu satırlara, 

Borcunu öder, yine de ben yazarım.

Ben bana yeterim,

Fakat beş kuruşsuz insanım.

Ben güller içindeki, 

Kuşku duyulmaz y...

"bir gün senin saatin de
zamanın sonunu gösterecek
sen de bizlerden
biri gibi olduğunda
ve özlemle dolu
sönüp öldüğünde.
içimde hissediyorum
sonunu...

Zalime ayan olanlar 

Mazlumun hakkın alırmış

Gerçeğe nadan olanlar

Kendini bir halt sanırmış

Dünyada dönen dolaplar

Mahşere kalan hesaplar

Yaptığın bun...

"zamanın yüzündeki anlamını seviyorum

kırışıklığını kalbinin
çizgilerinde gezinen uysal kediyi
göğsümde yaslanan sabahını başının
kolların sanki hiç ...

M. Altıok'a...

Yan yana dizilmiş

taşların suskun öfkesi,

çocukluğumuzun rüzgar sesiyle

soluklanıyor.

Güneş yavaş yavaş

boynuna sokuluyor,

papatya koku...

Gaflet uykusuna uğradı gönül

Uyandır menzile ulaştır beni

Özüm şeytan ile tutturdu bir yol

Edep erkan ile tanıştır beni

Çok bekledim nazlı yari sarmayı

...

"hatırla insan hatırlar" Emrah Altınok

zülfünde yabanıl kuşların büyüsü var

dağların kokusu

'ormanların gümbürtüsü' var 

bütün bunlar doğallık mı, esteti...

Aynadaki değilmişim yüzüm

derimi döktüğüm fayans, yalnızlıktan sen dediğim:

masa, örtü, tül perde, sandalye, tabak çanak, bardak

kaybolan yerli yerindelik...

İşte yine yalın bir akşamda yalnızım

Alacakaranlıktan koparılmış

Epeyce bulutlar kaynıyor gökyüzünde

Ay yapayalnız bir köşede

Yıldızlardan uzak

Kendi se...