Bir varmış bir yokmuş. Modern zamanlara hapsolmuş bir küçük yalnız kırlangıç varmış. Bu kırlangıç her gün aynı direğin telinde durup gökyüzünü izlermiş. Her ...
Karşısındaki mavi gözlerin kırmızıya dönüştüğünü görürken uyandığı andan beri yaşadığı her şey onun bile yakalamasının mümkün olmayacağı bir hızda gözleri...
Kahvemden bir yudum alıp karşımdaki manzaraya bakarken akşam karanlığının ve de gecenin çökmesine neredeyse iki saat vardı. Kasım ayı olmasına rağmen güneşli...
Tabağımdaki balığa baktığımda yemek yemeyi istediğimden emin değildim. Gerekliliği yerine getirmek için bir adım atmış ve sipariş vermişsem de öteki adımı at...
Sırtımdaki ağrı bir adım daha atmamı engellediğinde durdum. Çantam her adımda daha da ağırlaşırken durduğum yeri fark ettim. Faralya’ya dört kilometre kadar ...
“Neredesin?”
Tarık’ın sorusunu duymama ve anlamama rağmen ona cevap vermeyi isteyip istemediğim konusunda kararsızdım. Düşüncelerim çok uzak bir yerdeyken k...
Güneş üç saatten beri bastığım toprakların üzerinde parlıyordu. Güneşe rağmen sıcaklığın bir an için değiştiğini hissetmiyordum. Günün ilk tırmanışına başlam...
Akdeniz’in en kuzey noktasında soğuk yüzünden ürperdiğimde odaya girmemin üzerinden beş dakika bile geçmemişti. Markete giderken yanıma aldığım sırt çantamı ...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok