Edebiyat > Şiir
Bu alanda, şahsınıza ait şiirlerinizi paylaşabilirsiniz.
Şu saniye yitip gitti akışın girdabında
Ebediyen uğurlandı anlamanın anlamsızlığında
Sızdı içine kimliksiz yığınların
Bir daha rastlamaz sana şu -an
Z...
Burnuma gelen etil
Beyaz gömleklerinde bira lekesi
Ben sana yaşlandım
Fazla yaş aldım
Ben aşkı bilmem
Belki o beni bilir
Gururlu onursuz
O gece...
Şehrin tenha sokaklarından gelen ayak seslerine, rehin kalmış duygular taşırıyor bazen bakışların..Her tanışmamda bir önceki sana pişmanlığım..
Özlemek kimi...
Ben geçmeden geçtim
Zihnimi boşalttım ya
Bu gece de uykusuzlar ülkesinden
Beni tanır oralılar
Sen oralı olmasan ne olur
En acılı günler diye not defter...
Annem,
Yaralı kızların.. gözleri yaşlı,
Hayatın tüm acımasızlığı,
Çökmüşken omuzlarına.
Bir o kadar güçlü..
Unutulmuş gülüşleri hatırlar olduk.
Seni,...
Mercimek yemez
İlla akşamları çok içer
Tütün sardırırdı
Çekilmezdi sohbeti
Parayı bulmadan bulurdu kafayı
Seni de deniz mi aldı
Uyuşturdu muydu kendini...
Düşlerime sırdaş göz yaşlarım
Göz kapaklarımı yorgan yaptım
Bir sese uzandım derin bir uykuya daldım
Gel derin bir karanlıktayım
Gel sigaram bitmeden
G...
Bilmem hangi tonu bu yeşilin
Biraz bahçıvansın yoksul otlarda
Biraz açılmışsın güneşte belli
Sahi yaradı mı sana gitmek
Ceketini alıp çıkmak
Ağır bulut...
Fark etsem de yokluğunu
Anlaması zor oldu
Bir gelip bin gittin içimden
Nasıl da bu kadar sencil oldum
Benim içimde bu kadar yer kapladın
Kapladığın he...
güzel şeyler yazmak için biriktirdim seni
bataklıkta açma diye
hep güzel anılarınla hatırladım
ezdim sevgisizlikleini
şimdiyse pencereme koacak
çiçeğim ...
O şarkının nakaratı hiç söylenmedi,
O kentin sokaklarında yürünmedi hiç.
O sofra hiç kurulmadı.
Hiç yaşamamış biri,
Hiç yazılmamış şarkı eşliğinde,
Uğ...
Umre’den gelmiş zemzem içtim,hurma yedim..
Çekirdeğini cüzdanımın bir köşesine iliştirdim, annem küçükken öyle öğretmişti.
Şimdi doldurdum ilk dublemi,üç d...
Kaçıncı şişenin bilgeliğinde anladım bilmiyorum...
Ama anlamak bazen bir hiçliği başka bir hiçliğe bırakmak gibi..
Çeşit çeşit..
Bakışından anlamak,
gül...
avuç avuç topladığım taşları,
kapalı gözlerimde tuttuğum yaşları,
iki kökünden biri bende biri hiçlikte olan bağları,
rüzgar karşısında sımsıkı topladığım...
istek kördür
pişmanlık hür
keşkeler dilsiz
gerçekler özgür
kalbindeki yara
denizleri ortadan ikiye yarar
gözlerindeki kara
kanına lekeler koyar
şeyta...
Şimdi şakaklarımdan akıtabilirim bu başı
Hemen şimdi son verebilirim bu debdebeli acıya
Biter bitmez toplatabilirim naaşı
Siler gözler her izimi her kaydı...
Kafamın içine hükmedemediğim zamanlarda yaşıyorum
Ne gündüz oluşu ne de gecenin karanlığı tesir etmiyordu
Nereye baksam yüzümü nereye çevirsem ışıksızlığ...
Yemeğin boğazıma dizildiği,
Benim yemeğe çöp gibi baktığım günlerdeyim
Yediğim şey belkide benim çöplüğümden arta kalanlardır
Belki de yirmili yaşlarımın...
İşte insanız,
Cenazeler, molası oluyor kanıksanmış hayatların,
Nefret edilen kimseler bile seviliyor o günlerde.
Kızmıyorum. Kızamıyorum size.
İşte insan...
Sessiz bir geceye kucak açıyorum
Üzerimde mevsimlik bir ceket yok.
Artık kimsesizliğimi de örtmüyorum, ısınmaya çalışmıyorum onunla
Bir zamanlar kimsesiz...
Sağdan soldan topladığım birkaç kelime
Kayıp rıhtımlara çıkan yollarımdan geçip geldim buralara
Sana bir merhaba diyebilmek için böldüm gürültüleri
Akşamı...
Demli gecelerde bir başka olur yakamoz..
Rüzgara tutunup ne diyarlar geçilir parıldayan ışıklar arasından...
Sonra sonra çatılır kaşlar..
Ay müsaade...
Öyle mucizelerim yok
Dokunduğum hayatı değiştirir genelde parmaklarım
Ya kıvılcım çıkar aralarından yakar seni
Ya da söndürür seni; olduğundan daha farklı...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok