Bir kelebek yavaşça yaklaşıyor gözünün önüne,
Kanatlarından umut çıkıyor
Ve sen sessizce izliyorsun,
Saniyelerin pençesinde, fark etmeksizin.
Savaş...
Umutlarım savruluyordu bir seher yelinde
Sinsi ve hain nüfuz ediyordu ihanet derime
Bir dava bir ideal bir hasret düşlediğinde
Unuttun, tiranlar fink atıy...
I.
Ömür, kesik kulaç!
Ölüm, dalgalı ve gri!
Karıncaların boğazına takılan susam tanesi hayatta tutuyor beni.
Atlattığın güzleri dünyevi kırgınlıklarından...
Sanılıyor ki, bir günde küstüm hayata
Doğumum, bir hırsızlığa uyanıştı oysa
Çocukluğumu götürdüler elinden tutarak,
hırpalamadan,
üstelik sevecen bir tav...
Sen masana bir sandalye daha çekmişsin
Sofraya bir tabak daha koymuşsun
Ekmeği ikiye bölmüşsün
Henüz mumlar yanmıyor
Hafif acıkmışsın ve heyecanlısın
Bo...
Kabus parçaları ayıklardı deniz
Yüzüne yükümlü gölgelerden
Şu yıldızı yalın ayak
Günleri doğmayarak
Sırtını duvarlara eş bırakma
Boğazına dikilmiş zehir...
Ve yine yenildim
Umudum kalmadı artık düşüp doğrulmaktan
Öylesine ayrılıklara, gitmeklere teşneyken
Soğuk mahallelerden meydanlara sürülmekten
Bende bir ...
Kalenderiyim, ıssız gezdim
Yüzümün yerinde üç top filiz
Karnımı kuşağımdan yardılar
Üç tomurcuk ben döküldü yere
Soldum
Zamana teşne bir takvimde
Soyd...
Atların okşanışı gibiydin
Nalları göğsümde
Bir kere ah etmemek miydi
Yüzükoyun beni bekleyen
Bekleyen
Islak bir keder
Ardında
Kavruk bir haber
Sevgil...
İki sigaram kaldı bu gece için maviş anne
İki muhabbet kuşum.
İki kendim varmış maviş anne
Biri benmişim, biri mutsuz
Ben ölürsem maviş anne, mutsuza kim...
Belli ki sigara basmışım en olmadık yerlerime
Külleri basamak bellemişim
Her şiirde bir sarı eşlik etmiş
Zamanı yırtmama
Mesela şu dünya hani
Ucundan ko...
Kaç bekleyiş gördü bu pencere bu ahir ömründe?
Kaç ah işitme.
Kaç küsme, kaç darılma...
Kaç incinmeyle ağrıdı yüreği ve kaç barışma gördü?
Kaç kere oturu...
Güneşin önüne gözlerini çekiyorsun
Gözlerin kapandığında şehre yağmur yağıyor
Bunlar günlük olağan şeyler, eyvallah.
Bültenlere son dakikalar giriliyor
G...
Telefonu elinde, tweet atarken ocaktaki yemeği unutmuştu. Yemek hafiften yanmıştı. Birçok kişi bunu yiyebilirdi ama o, yiyemezdi. “Of ya” diyerek yazı tarihi...
Şerefine porselen kalpler kırdım bir meyhanede
Trenleri yanlış ilikledim bu şehrin gömleklerine
Karışıktım, kırıştım
Ütü istemedim sabahları ekmeğin üstün...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok