Geçip gidiyor akan bir sel gibi zaman
Artık sessiz ve kimsesiz yürüdüğümüz yollar
Ağaçlar yaprak dökmüyor sonbahar rüzgarında
Adımlar iz yapmıyor karlı as...
Geceyle beraber örttüm bugün şehri
Eşlik ettim karanlığına dağdan bozma tepelerin
Gözlerim seçiyor içinden geçen nehri
Uzatıyorum ama dokunamıyor suya ell...
Haplarla ayakta durduğu okunuyor gözlerinden
Hasret bile bu hâle düşüremez kimseyi
Vücudu genç ve diri, ruhu yaşlı hepimizden
Bir adam geçti ağır adımlar...
Bir kadınla tanıştım dört sene önce
Öğretmendi, saçları boya sarıydı
Gözleri ışık saçardı gülünce
Öğrencilerine gönülden bağlıydı
Bir kadınla tanıştım dö...
Enstrümental bir ıslık dudağımda
Budamışım sarı dallarımı kış günü kafam çıplak
Uyarsa soğuk kelimelerin uyar ıslığıma
Rutubetli yurt odası döküm kalorife...
Kardeşim benim,
Hiçbir şey yalnız ve karşılıksız değildir.
Bak işte;
Yaşamak dahi
ölmek zorunluluğunu getirir.
arkadaşlarıma anlattım
seni ve gözlerini
neyi nasıl söylediğini
nelerden bahsettiğini
bana aşkı öğrettiğini
inanmadılar başta
gerçekten öyle biri olduğ...
Yapayalnız kaldım
Terk ettim benle kalan son parçayı
Kendimi
Geri gelir sandım onca sevgisizlikten sonra
Bana bağlılığını kullandım yüzsüzce
Son y...
Yaşamak kutsal değil bu devirde
Hakkı hukuku yok nefse törpüye gerek yok
Yokluk hiçlik değildir varlığımın varı yok yoku çok
Duyguları kemirilmiş vicdanı ...
Nasılsın? Nasıl hissediyorsun?
Bu sorular ile başlamamın nedeni gerçekten birbirimizin nasıl olduğuyla ilgilenmediğimizi düşünmeye başlamamla alakalı. Mera...
Gamlandım mı, güçsüzleştim mi, bilmediğim kuytu kenarlarda huzursuzca duruyorum. Durmak, şu anlık yaptığım en sesli eylem. Yastığa kafamı koyduğumda geçmiş h...
Çağlayarak akan nehirdeki suyun
İnsanı yürüdükçe aşındıran yolun
Yağmurları gökte gezdiren bulutun
Ve damarlarımdaki duru sıvının
İnanmıyorum artık beni ...
Işıklar söndü.
Kapalı gözlerinin, kilitlenmiş dudaklarının üzerinden
bir ay yükseldi odanın içine
şavkı sadece yüzüne vuran.
Bir ay yükseldi ve çakılı k...
Nasılım
Bilmiyorsun
Kalın gri bulutlar örtüyor gökyüzünün mavi tenini
Ellerim öyle ağır ki, dokunamıyorum
Başımın üstünde dönüp dolaşıp kanıma karışıyor...
Yerimiz taş, göğümüz taş. Öyle bir haldeyim ki bir mağara sanki... İçine sıkışmışım, nasıl anlatayım gök mavi diye?
Ortada yanan ateşimin aydınlattığı, turu...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok