İndirdim gardını sakin göğün
Hayret etti bu işe göğün tanrısı
Altından ne varsa çekip çıkardım
Bana kaldı sonunda
Göğün şarkısı
Ne zaman bir umuda
Gönl...
Fırat'la Dicle arasındayım
Sahipsiz mezarlar üstündeyim
Bir yanımı sel yutar
Bir yanım çöldür benim
Güneşin kızıllığıyla boyanır
Evlerin damları
Burala...
Haggard'la hala tanışmamış olanlara bir güzellik yapayım.
Zor bela yakalanmış bir umudun peşinden koşmak için insana güç veren bir tınısı var bu şarkının.
"O gözler benim ağlar
Eskisinden yabancı
Gönlümdeki bu sevda
Hiç dinmeyen bir acı
Ruhumun kederinden
Gözlerim yaşla doldu
Inliyorum derinden
Bana bilm...
Gelip sahile konarken her kuğu
Gerdanı mor bir deniz kabuğu,
Maziye götürüyor beni.
Mesela çıplak bir yaz gecesinde
Elini tutarken hani
Nasıl da izlerd...
Beyaz bir perde çekti önce
Önüne de küçük bir tabure
Arkasında kaldırılmış bir çerçevenin yarım kalmış duvar eskizi
Kimdi giden
Çok mu oldu gideli
Otu...
bu reddedişle
bir sözlükle anız yakmak birdir gelecekte
kahramanım, öylesine ordan geçen biriydi
gömleyi ütüsüz olsa görmeyecektim
yani
-anlam yüklemeyi...
Bazen, bazen oluyor ki, dedim ona, içimde bir kuş var, alıp eline vermek istiyorum. Söylediğim her söz, sabah serini yaptığım tüm bu hayatı sevme yürüyüşleri...
Yarın öleceğini unutarak uçamıyorsun kelebek olunca. Şuursuzca, kaygısızca sadece bugüne odaklanamıyorsun. Geçip gidiyorsun dalların arasından, aşağıda gördü...
Yüklen üzerime doğru;
kibrimin kabaran yerlerine yeşil çal
soluyayım göğsüme bastırdıkça
maviliğin gözlerimde bıraktığı yansımayı
Sokul geceye parmakla...
Hiçbir zaman yaşında olmayan çocuk
O hep sekiz yaşımda
Konuşmuş kokuşmuş ertelenmiş
Hep sızlayan yarası olan çocuk
Sığmaz, yutkunulmaz, ötelenmiş
İtilen...
Sonumuzu önceden planlamıştım:
Mezarlarımızın içinde uzanıyorduk ve dokunuşların kaburgalarımı kırıyordu
Ben senin boğulduğunu millerce öteden hissediyordu...
Aslında dünyaya bakan minik bir pencere
hiç kötü bir fikir değil.
Kalbim benden akıllı imiş
Pek akıl edemedim dünyayı pencereden izlemeyi
Her kapıdan gi...
Bir adam.
Bir masada oturmuş, yayarak bacaklarını.
Göbeği kendinden hayli önde.
Annesi tıkıp durmuş ağzına sonsuz yaşına dek.
Bıyıkları ünlü bir Sovyet k...
Rüyalarımı süsleyen bir katil var
''Her ölüm erken ölümdür'' diyor
Dişleriyle kan yüzüme yüzüme
ve nevrotik bakışları.
Ama çok geç
çok geç, ben artık öl...
Ötmeye başladıkları geceden
iki asır sonra cesaretleniyor kuşlar
-Karanlıktan korktuklarına adım gibi eminim-
İnsanca korkunç olansa
bu ancağızın ardına ...
Ve güneşin ışığı penceremde belirdi.
Bazen ışık şiddetli, bazen şiddetsiz.
Yanımda avuçlarımın içinde sevda.
İzlemelere doyamazsın.
Sessiz sedasız.
Yan...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok