"...ben böyle çok üst düzey bi' cennet istemiyorum ki orta segment bi' cennet benim için olur. Valla dünyada çok acı çekip çok üst düzey bir cennet istemiyor...
Hey kimsin, hey çok az önceki, sen kimdin?
Bir dokunuş bir beton.
Hey sen kendin,
Kendin mi?
Kendi olmayan her şeylik, hiçbir şeylik.
Değersizlik ve diğ...
Bugün biraz ışığa ihtiyacım var, biraz hiçliğe…
Bir başınalığa ihtiyacım var. Mesela bir evin çatısında olsam. Üşütmeyecek bir serinlikte rüzgarın temiz hav...
Kayda değer bir varoluş nedeni bulamıyorum. İnsanın aklını bulandıracak kadar sığ bir düşüncenin içinde kayboldum. Ben neyim, kimim, neden böyleyim, ne olaca...
Tabuların büyüttüğü kız çocukları erken gelişir fakat çoğu kaygılı ergen kalır. Size bu paradoksun açılımını yapmak isterim.
Korkunun hüküm sürdüğü distopy...
Bir gün öteye geçemeyecek ağıtların arasında, o yıkıntı. Sadece bir saniyenin verdiği asırların büyük ısdırabından öteye geçemeyecek bir hayat. Sonra yemekle...
Ah İstanbul seni bırakmak kolay mı?
Bazen güneşli bir günde beni şefkatle seven annem bazen ise gözümde bir damla yaş, ruhumda sızlayıp duran yaram, hasreti...
Hepimiz içimizdeki eksikliği dahi bilmeden tamamlanmaya çalışıyoruz
Kimi günler bir gülümsemeyle coşan dudaklar
Acı bir gülümseyle dönerler evlerine
Alışt...
-Kör olmak istiyorum doktor. Beni kör et. Çıkar bunları yuvalarından. Bu gözlerle artık yaşamak istemiyorum.
+Neden?
-Başkalarının gözleri bunlar, herkesi...
Sabah 04.00'te uyandım. Penceremin önüne doğru yürüdüm. Dışarıda bir sürprizle karşılaşmak, şaşırmak, donan duygularımın çözülmesi için bir şeyler görmek ist...
Ailemden uzakta yaşamaktayım, fırsat bulduğumda gidiyorum yanlarına. Aileme sevgi, merhamet hissettiğimde onları kabulederek o aşkınlığı ilk hissettiğim bir...
1/
Çağrılmadan gel
Dercesine gözlerin
Bu gündüz vakti
2/
Nasıl da parlar
Ayrancı geçidinde
Gece yıldızlar
3/
Soluk soluğa
Havada uçan kuşlar
...
Ne bakıyorsun öyle?
Hüzünlü değilim, mizacım böyle
Diyordu, güleç çehresiyle;
Gecenin, örtüsünü kaldırdığı
Kül rengini alan o sabah,
Ağır tonlarda yaral...
Hoşça kal tahta iskemlelerin ve sıvası dökülmüş evlerin samimiyeti, çehresi unutulmaya yüz tutmuş kimseler, kahvenin en acı tonlarındaki kimsesiz bakışlar......
gül bile kokmuyor artık
ekmek eskisi kadar taze değil
sular bulanık
ellerim de titriyor artık
ağzımda bir acı tat, geçmek bilmeyen
düşüncelerimse hala a...
Hiç aşk romanı okumam diyebilirim ama gerek bu romanın karakterleri bakımından gerek yazarın anlatışı bakımından okunmaya değer. Oğul Alexandre Dumas bizlere...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok