Cesaret ve utanmak
Kodlanır bir duvardan yükseğe
Sesini kesen bir iç sesi
Gömüyor dervişi uyku mu denir?
Hiç haberi yok moderniteden
Haramı helalden uza...
Kimlerin çaldığını
Vayolini, sazı, kemanı
Hepi, topu, tefi
Davul zurnayı.
Gürültüyle saksafonu
Tımbırtıyla tamburu
Yâlellide arabı
Sorsana.
Bir de
Ö...
Burada, bu bebek mavisi koltukta, hareketsiz ve budalaca durup hiçbir şey yapmadan her şeyin düzelmesini bekliyorum. Kahretsin ki altı senedir bekliyorum. Ça...
Yoksa dönen dünya mıydı bulutlar karşısında tilkileri koşarcasına ayaklandıran? Kaç kuzu daha aşacak, çitleri göstermek için rüyaları. Bir yana uzanmış sekiz...
Gidiyorum: gönlümde acısı yanıkların…
Ordularla yenilmez bir gayız var kanımda.
Dün benimle birlikte gülen tanıdıkların
Yalnız bir hatırası ka...
Sesimde söyleyemediğim sözler var
Gizleyemediğim gözyaşlarım
Silip de unutamadığım sabahlar
Kokladığım eşyalarım
Bir çaresi bulunur elbet yarın
Y...
Biz elmayı çoktan yedik,
Ya da yediler de suçu üstlendik
Fark etmez
Buydu ilki hataların,
Sonuncusu da olmadı halkaların
Nasıl anlatsam,
Bencillik bir ...
Varoluşsal sancılar ve yokluğun. Olmuyor böyle ayrı gayrı, hepsini geçtim de düşünmeden hiç olmuyor. Acaba düşünüp hayatı, güzellikleri mı kaçırıyoruz, yoksa...
“Haldun, neden öyle ölü gibi duruyorsun? Beni gördüğüne sevinmedin mi yoksa?” “Aaa, şey, olur mu ablacığım bilseniz sizleri, annemi, babamı ne çok özledim.” ...
Ülkü; yedi yüz haneli Şavcan köyünün en eski taşlarına sahip Rum evinde, temiz kokan lakin fazlaca sert yatağında, avının kolunu kapan timsah gibi debeleniyo...
Yaş yirmi. Denizler benimle, ormanlar benimle, çiçekler, doğa, birkaç arkadaş; biliyorum Tanrı da benimle. Ama onlar... Yoklar. O kadar çoğuz ama bir o kadar...
Bugün sen çok gençsin yavrum
Hayat ümit, neşe dolu
Mutlu günler vadediyor
Sana yıllar ömür boyu
Ne yalnızlık ne de yalan üzmesin seni
Doğarken ağladı in...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok