Emre Kaya

1.

ölüm rengine bürünmüş

bir Ahmet Erhan portresi gibi

dolaştım kendi kıyılarımda

yalnızlığı çileden çıkaracak kadar yalnızdım

elimi düğmeledi...

masamıza leyla gelsin ta ürdün'den ama istesek gelir
bize ince parmaklarını şaklatarak nizar kabbani'den bahseder
i̇stesek olur böyle şeyler biz ona türkçe...

yarlarda ben kendimi ararken

sende kaybolan bi yüreğim vardı

ya bu sesleri yok et, ya bağır

belki buralarda nefesindir dağın ardı

Sevgilinin bende yırtık...

anı durduramıyorum, beraberim

kuşların sesinden bihaberim

akıp giderken zamanın ötesindeyim

ben, ben miyim neredeyim , nereliyim

içimden akan ırmaklar ne...

Duvarların silüeti artık yabancı gelmiyor bana

hem bakışlarını öyle ezberledimki bana sabitlenirler ömürlerince

köşelerinde soluklanır,avuçlarımın içlerind...

Sularım çekiliyor

Kupkuru bir yalnızlık kalıyor geriye

Umudum tükeniyor

Kapanan kapılar peşinde koşup duruyorum

Siliyor zaman acıları

Ya da unutturuyor ...

Eskiden bulutları resimlere benzetirdik

Şimdi de telveler oyuncağımız…

İstisna duygular artık revaçta

Kaideyi bozan ise acılar

İnsanlığın var oluşundan beri modası geçmeyen kaygılarım var

Bir sanrı olsam diye dua ederken Tanr...

Kırmızı ojeli tırnaklarımla yazarken bu satırları

Aklımda Tezer Özlü’nün duygudurumları

Okumak hayatı yaşamadan

Sıradan insanların uğraşı

Delilik bir mer...

Baba beni duyuyorsun dimi

Birazcık gücün varsa kalk baba

Ben büyümek için biraz gencim

Bakma sakallarımın akına

Irsidir belki bilemezsin

Kalk baba kalk
...

Kararmış döküm tavanın isli gövdesi çatlatıyor körpe kestaneleri 

Köşe başında gece simitçileri

Ve soğuktan kaskatı kesilmiş etli butlu simitler

Tombul am...

yani tamda şuan

gökyüzünden bir gürz inse

7 kat 7 sene

karanlığını, gürültüsünü ,kasvetini

bir hışımla çarpsa göğsümün tam ortasına

kalbim oracıkta ikiy...

Ağlasam gözümden yağan yaş değil yağmurdur

Saklanan gölgeme masum değil mağrurdur

İçimden içeme uzun uzun nefeslendim 

Yangınım var ki yanarım 

Niye böyl...

Bir sonun başlangıcı gibiyiz

Tükenmiş ruhlara, pörsümüş bedenlere sahibiz

Lakin hâlâ on sekiz yaşın direnci var gözlerimizde ölüme saatler kala çaputlar b...

Ucu yenmiş bir tornavida gibi

Dönüp durdum hep boşa

'merikayı yıkacak bir tornado gibi 

Dönüp durdum en başa

Sahi neden ayna taşıyanlara bıçak çeken ben
...

Sorgulamaların içinde kaybolduğum bir güz daha

Kahverengilerin yerini griye bıraktığı her telde 

Duygularım geçmişi fısıldıyor kulağıma 

Esen rüzgarlarda ...

Savrulup duruyoruz, oysa rüzgâr dışarda.

Cereyanda kalan ruhlarız,

Bir adım ilerde veya bir adım geride,

Yer mi yok?

Oysa rüzgâr dışarda

İçimize yağdırd...

Çözülmemiş bir sır gibiyim 

Bilinmez bir bilmecedeyim

Ne gecedeyim ne gündüzdeyim

Yağan yağmurda serseri gibiyim 

Issız yürüdüğüm yolda adımlarımı duyarı...

uykudan yeni uyanmıştım.

güneş girmeyen evimin

karanlık salonunda,

üçlü koltukta

yaz vakti öğlen üç civarı

Abbas bahçede ve henüz ürkek bir köpek.

yeşi...

Aşkları kitaplarda okumaktan sıkıldım

Açmaz mı karamsar satırlarımda çiçekler

Bedenimde heyecan sıtmaları

Yüreğimde umut tomurcukları açmaz mı

Saklar mı ...

sana bakmak sevgilim

sol omzuma binen bir yük

güzelliğin

günahlarımdan büyük

Ben, güzeller güzeli Yusuf değilim Tanrım. Düştüğüm kuyulardan çıkamıyorum

Dinlemek İstanbul'u sessizce,

Güneş kayıp giderken başka memleketlere.

Sokaklarından geçmek,

Onlarca insan varken,

Hiçbirine çarpmadan.

Son defa hüzünle...