Bubi’ Sanat, imkanı olanın değil yeteneği olanın sivrileceği; insanların şahsi popülariteye ihtiyaç duymadan üretimlerini duyurabileceği ve bu üretimler hakkında yorumlar, eleştiriler alabileceği bağımsız bir fikir platformu.
Kafatasımda çığlık gibi ağrılar
Düşüncelere gebe iblis kıvrımlar
Ve ses telleri kopmuş megafonlar var
Kafamda bir çığlık gibi düşünceler
Ha doğdu ha doğa...
Nice yazlar nice kışlar gerekti anlamaya,
Görmeye, duymaya, bilmeye...
Sen bildin mi kardelen?
Duydun mu çalan o son mızıkayı?
Hani sürüler göç etmişti d...
A canım benim
ince köprüleriminnarini
köpürürken denizler aklıma düşenim
taşı boğan su bahtiyarlığım
abdestli beklediğim günah hevesim
öfkemdeki karınca...
[Güneşi sever, ona bağlanırız. O sarı sarı gülüp al al utandıkça anlarız bir günü daha bize sunduğunu. Gündüzü ayan o, gölgeleri sevdiren de. Güneş, bir koyu...
Bu şehre mavi hiç uğramadı
Çünkü mavi özgürlük demekti
Ve insanlar özgürlüğe hiç dokunmadı
Bu şehre mavi hiç uğramadı
Gökyüzü hafif sisli
Bisiklet yolla...
Zihin dağımın zirvesinde yapayalnızım artık.
Üşümüyorum
içim daha soğuk içimden.
Gözümde yaş olması aldatmasın sizi
bu sancılı günlerim içindi.
Size sad...
-virgülsüz bir nefes-
Deniz aşırı gezegenlerin itilaf kuvvetleri
Genç aşıkların öpüştüğü kıyılara taarruz ediyor.
Kıyılarda çocuklarına pişi yediren anal...
dışarda kar,
odamız ılık.
gözlerin ılık ılık damlarken boş kadehe,
anlattın bana ağzı sarımsak kokan bir oğlanla yattığını,
aşkı tattığını, karım dediğin...
aklım bir anı bul bana
silik de olsa bir anı
büyük evin penceresinden
göreyim dut ağacını
ıslak dutları koyayım
metal soğuk tasa
ağzım sulansın
elleri...
Rüzgardan eğilmiş ağaçlar geceye süzülüyor.
Başka bir hüzün var havada.
Başka bir ten var,
Başka bir renk.
Rüzgarın şiddeti saçını savuruyor,
Kokusu bur...
Komik şeyler de yaşanıyor,
Amma velakin gülmeyi unuttuk.
Donuk bir mimik, soluk bir yüz.
Hani biz geleceğe umuttuk?
Tüm renkler düz, bitmiyor güz,
Bunca...
Nezarethaneler soğuk, duvarlarında binbir hikaye,
gözlerimin ifadesi donuk, içlerinde binbir kinaye.
Rûy’um soluk beniz, sana koşmak isterken dizlerimde ek...
Dünya sandığımızdan daha gerçekmiş
Sandığımızdan canlıymış
Sandığımızdan daha kalabalıkmışız
Ama işler sandığımız gibi değilmiş
Herkesin yaptığı iş kutsa...
Tenhalı yollardan geçtik.
Tenhalı yoların,
Kalabalık misafirleri gibi,
Düşümü, bilgimi, benliğimi açtım sana.
Açtım bilgimi,
Paylaşma hissiyatı varlığım...
Söyle, bahsetmesinler ağarmayan sabahlardan bana
Bir adamın banktaki dalgınlığını anlatmasınlar hiç
Anlayacak ne çok şey vardır şimdi,
çiçeksiz bahçelerin...
Aralıklı sokak mayhoşluğundan,
Karanlık masalarda göz yaşı dökmenin hafifliğinden
Toplumdan omzuna sığınmak
Ve elli-beş metrekare uzağımda
İfritlerin...
Oturuyor çocuk ayna karşısında
Süzüyor kendini
Bir defa, bir defa daha ve bir kez daha
Hiçe sayılmışlığını düşünüyor
Görmezden gelinmiş minik bed...
(Max Richter-The Departure)
1945'te yazmak isterdim bu satırları
İsterdim Prag'da o meşhur tavernada
şöyle Kızıl Ordu füzeleri aydınlatırken şehri
köşede...
Karanlığı ruhumdan sıyırdığım
bilmem kaçıncı gecesi bu ömrümün
Evimin içi gibi biliyorum
ışığın bittiği yerleri
Elimle koymuş gibi
basmıyorum kırık taşl...
başımı kaldırdığım gök ile
koynuna uzanacağım toprak
diyeceğim
diyeceğim ki sizin aranızda sıkışıp kaldım ben dünyada
sabah ile akşam
doğru ile yanlış
...
MÜZİKLİ SÖZ ÖBEKLERİ
*hayatın gürültülü bedeni *anaç turna *ısrarlı ırmak *şekilsiz şehir *güdük güdüler *mezarlıklara sürülen bitki *evlerin doğal ritmi ...
İl 53, Karib dənizində üsyan dalğası,
Qırılır Amerikan zəncirinin Kuba halqası.
Bir əldə siqar, bir əldə azadlığ baltası,
Amerikanın əlində də, Fulgencio ...
Tacı takan kralın avam bir hevesi vardı üstümüzde
Hiç düşünmedik halkın sessiz ancak derin öfkesini
Kulaçlarımız güçlü sandık akıntıya karşı yüzmekte
Açla...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok