Bubi’ Sanat, imkanı olanın değil yeteneği olanın sivrileceği; insanların şahsi popülariteye ihtiyaç duymadan üretimlerini duyurabileceği ve bu üretimler hakkında yorumlar, eleştiriler alabileceği bağımsız bir fikir platformu.
bugün de gün batımını seyrettim
ama bu kez kendim için, ilk defa
inayeti tanımaya gayrettim
olsun diye bana kalan son vefa
tanıdım hınçla büyüyen ormanı
...
Ne bu kargaşa kafamdaki?
Sürekli dağıtır dikkatimi.
Bazen bir olay dağlar kalbimi,
Bazen bir insan bozar dengemi.
bekle karşımda öyle
bir melek olduğundan habersiz o duruşunla
bak gözlerimin içine doğru
hisset içindeki sonsuzluğu
kaybolma sakın o uçsuz bucaksız fezad...
Yemyeşil çayırların arasında bulduğu pırıl pırıl kılıç, pek çok sebep yüzünden orada olabilirdi... İsyancıları kovalayan askerlerden biri düşürmüş olabilirdi...
Ve ateş yanar
Karanlığa isyan etmeden yanar hem de
Asilce...
Mütevazı...
İlk rengini alır ümitten yeşil olur
Hayalleri ve iyi niyetleriyle, insanlara...
Gidesim var buralardan,
Gidemiyorum...
Olur ya, bir telefon açıp da
Kahve içmek istersen
Hemen gelebilecek kadar
Yakınında olmak istiyorum
Ve rüz...
Hiçbir acı yaraya sığmaz,
Yarayla kapanmaz hiçbir acı.
Sözler dizer her anı sıra sıra,
Yaranın, yaradan haberi olmaz.
Yaşanır her an, bir diğer anın ardı...
uyurken siz
duvarların ardında,
içinizden geçtim usulca.
zamanı büktüm,
düşleri süzdüm,
yalın ayak
yalanlarınıza basıp,
saygı zerk ettim erk kaygınıza...
"telefon numaraları bir şey değil de benim şahsiyetim ne olacak?"
yanıp sönmeleri yıldızların
irkilene dek gözümü ayırmam, soğuktan
hem yağmur isterim gök...
Aylık bağlanmış bir at
Ne kadar mutlu mesut
Eteklerinde nal çalan saat
Ve ötüp duran bir baykuş.
Bu orman, epey karışık
Dalların büyüklüğü gökyüzünü kap...
Olmazların olabilirliğinde asılı kalmak
Yahut olurların olamadığını görüp
Gül gibi solmak
Adımız batsın
Ne mum alevi gibi dimdik durduk
Ne gazete ka...
Normal bir insan kadar tembelim
Normal bir insan kadar nefret ediyorum hayattan
Normal bir insan kadar gülüyorum komik videolara
Sonrayı düşünmemeye çalış...
eşsiz bir yağmur gecesi
bulutlar aynı anda ağlarken,
ve sisten gözükmezken binalar.
sırılsıklam olana kadar yürüdüm.
neden geldiğimi sorguladığım yerde,
...
Kahkaha attığın o delice dansınla sallandığın düzen
Yorgunluğundaki bitmezliğin enerjisi
Saçma saçma döktüklerin
Masanın altından gördüğün yıldızlar
Haya...
Nazlandı biraz,
O naz ancak ona otururdu
Ama bir beden büyük gelmişti o gün.
Bir an böyle kaynar sular döküldü,
Çözülecekken dahada karmaşıklaştı düğümle...
Korkuların garip yolculuğu
Yalnız, dağılmış ve bir o kadar saçma yalnızlıkların arasında
Belki bir tebessümle yüzleştiğin derin acılar
Kaçıp gitmek istedi...
Gel, yürürüz öyle.
Havadan, sudan konuşuruz.
Denizden, martılardan.
Sonra, senden, benden.
Hayattan konuşuruz işte.
Sen yeter ki gel.
Bir kıvılcım, güler yüzlü bir ihanet
Santrallerde bile hissedilen kırgınlık
Sanıyordum ki bu sabah meftunluk uğrayacaktı bana
Kapımdan aceleci zillerle uğ...
Hayatın en ücra noktasında bir adam oturuyordu
Elinde kasvet menşeili bir çiziktirme bulunuyordu
Nokta mı koymalıydı yoksa virgül mü, bu anlamsız bir soruy...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok