Bubi’ Sanat, imkanı olanın değil yeteneği olanın sivrileceği; insanların şahsi popülariteye ihtiyaç duymadan üretimlerini duyurabileceği ve bu üretimler hakkında yorumlar, eleştiriler alabileceği bağımsız bir fikir platformu.
Sağanak yağmurlu bir gecenin sabahıydı. Dışarıdaki yağmurun sesi ve odamı aydınlatan şimşekler, rahatsız yatağımda bana eşlik ediyordu. Başımı sokacak bir ev...
Çoğu insan biyografinin kuralları gereği kendisi hakkında çeşit çeşit cümleler kurarak başlar bu yazıya. Belki dürüstçe, belki aralara biraz da olmak istediğ...
Seni düşünmekten kaçmak için uyudum erkenden bu gece
Söylediler adını sayıklıyormuşum hece hece
Demek böyle oluyormuş insan yaşarken ölünce
Kelepçelendim ...
Uyandım. Dijital saat, 03.17’yi gösteriyordu. Kabus görmemiştim. Tuvalet ihtiyacım yoktu. Bir yerim ağrımıyordu. Susamamıştım. Karanlığa boş boş bakıp niçin ...
bu gece kimse cennetlik değil
bu gece, cehennemin kavruk ateşi
dağların karanlığında kaybolmuş zifir
anneciğim elleri ve
alnımda sırıtan firavun secdesid...
Aya çıkar beni
Bütün sevilmemişliklerimizin üstüne binelim
Yüzünün feri yeter mi bilmem, eskisi kadar emin değilim
Neyse, inelim yine de ayın karanlık tar...
kimin son gecesi bu gece
kim son kez görecek yıldızları
kim son kez sarılacak yorganına
kim bakacak son kez aynadaki buğusuna
kim gülümseyecek ve öpecek ...
Uykusuz yaz gecelerinin, beni balkonda sabahlattığı günlerinin anısına gelişti cümlelerim.
Aşıktım, sarhoştum, hastaydım. İnsanoğlunun içinde bulunabileceği...
Sokakların dertlerini toplayıp gelenler vardır gecelerde; uzun soluklu atların dinginliğinde su içen, çağırmasız kır günlerindeki bahçelerden geçip o eskimey...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok