Bubi’ Sanat, imkanı olanın değil yeteneği olanın sivrileceği; insanların şahsi popülariteye ihtiyaç duymadan üretimlerini duyurabileceği ve bu üretimler hakkında yorumlar, eleştiriler alabileceği bağımsız bir fikir platformu.
Bir şiir ne kadar yakışıyorsa saman sarısı kağıda
İşte sende öyle yakışıyorsun tüm paragraflarıma
Aydınlanıyor öylece güne bakan çiçeklerim
Ve onlar yer...
gözlerin antik bir afgan kilimi
kaligram yazıtlar gibi musır
kuzey kutbunda yaz, ekvatorda kış mevsimi
vakt-i merhuna sabır
süveyda tarlalara ışık ekimi
...
Fecr-i sabah olmasa da güneş huzmeleri aydınlatır mı ehvadan kararmış bir kalbi?
İçine çekilen taze leylak rayihasıyla tutup zarif ellerinden
Götürür mü ...
Ne kadar severdim eskiden uçurtmaları
Renk renk boyardım
Gök mavisi yapardım kuyruğunu
Gerçi gökyüzü de mavi değilmiş
Öyle derdi fen bilgisi hocam.
Hep...
ben sesli kentlerin, ıssız sokaklarında yalın dolaşan dağınık kalabalıklardım. kent meydanlarında benimle çok alay ederdi yalın ayaklarım. yüksek katlı binal...
İnsanlar gündüzleri uyanmak için
Saatlerini kurarlar.
Bu uyanmalar kapı aralar;
Rutubetli fabrikalara,
Altın gününün konuşulduğu salonlara,
Dedikodunun ...
Tanrım...
Verdiğim kayıpları saymamaya başladım.
Ve her şeye defalarca başlayan biri olarak,
Tanıdık bir yenilgiyi selamlıyorum..
Ellerimin değdiği her ş...
Yazarken rahatlıyor insan. Sizlere de oluyor mu bu durum? Mesela bir mısır patlarken izleyip gülümsemek. Mesela incir ağacına bakarken kahve içmek. Mesela ya...
İnsanların hallerinden usandım,
Tahammülüm kalmadı buna artık,
Sınıyor musun beni yüce tanrım,
Görüyorsun işte bitiyor sabrım.
Soruyorlar beni umursamada...
Bir dirhem buğdayın ağırlığını taşırdı babam
Kuru bir yufkayı yiyememenin öfkesini
Unun tadını bilmeyen değirmenci gibi.
Biraz mağdur biraz mağlup biraz ...
Ben bilmiyordum kanım ne renk akar.
Öğrendim ama şimdi
eninde sonunda nereye varacağımı,
kiminle kalacağımı.
Nereye gidersem gideyim
kendi dizimin dibi...
Yarın bize her defasında bir yarım sunar. Ölüm ya da yaşam mesela. Bu mezkur ikili aslında birbirini tamamlayan iki yarımdır. Belki biri diğerini yarar geçer...
Yapay kahkaha, ithal hayaller, aklına hiç gelmiyormuş gibi eskiler... sanki öyle bir süre ki her kimsenin etrafında gri gri kollar, yüzler, kahkahalar....
merhaba, saat geceye çalarken ben de bu şehrin sokaklarından çalıyorum güzel anıları. öptüğün parkta oturup bir banka peş peşe yakayacağım seni sevdiğim gece...
Bir ok gibi sapanından fırlıyor kibir.
Gerginlik arttıkça ivme kazanıyor.
Ve bazen gittiği yeri bilemez hale geliyor.
İnatla çeken mi suçlu yayı, hararetl...
Sen aşkın ne olduğunu bilir misin adaşım, sen hiç sevdin mi?
Çoook desene! Sevgilin güzel miydi bari? Belki de seni seviyordu... Ve onu herhalde çok kucak...
sen şehrin balkonlarından
kahrından ve çemkirişinden arınıp yürüyeceksin
işte kendini duvarlardan atarak ölen her şey
her anı ve sus çektiğin ağız duracak...
Bizim mahallede senin gülüşüne ihtilal derlerdi
Sen gülerdin ben ilk kurşunu sıkmak için
Elimde ve yüreğimde güç bulurdum
Sen gülerdin
Bütün yaralarımla ...
Hevesimin kursağı delik
Derdest edilmiş bedenim çarmıha gerilen isa misali...
Artık yıllarımda, adım anılmaz
Toprağa yararım olmayacak hayatımın boş anla...
Yaralarımı sardım ve üzerine güller serdim.
Gördüğünde güllerimi beni yarasız sandın.
Kaldırdım baharı üzerimden, kışımı gör istedim.
Gördüğünde gülleri t...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok