Bubi’ Sanat, imkanı olanın değil yeteneği olanın sivrileceği; insanların şahsi popülariteye ihtiyaç duymadan üretimlerini duyurabileceği ve bu üretimler hakkında yorumlar, eleştiriler alabileceği bağımsız bir fikir platformu.
Yine geldin mı aklıma
Ne yana dönsem sensin
Bir varsın bir yoksun
Düş mü görüyorum yoksa deliriyor muyum
Sen yoluna bakmış unutmuşsun belki de
Sahi neyi...
Senden sonra sevmeyi unuttum ben
Senden sonra eski ben olmadım artık
Neler çaldın gittin yüreğimdeki sevinçlerden
Öyle saf öyle temiz ..
Bazen diyorum:
Ben ne zaman başladım bu sigaraya?
Ben ne zaman sevmeye başladım.
Ben ne zaman insan oldum,
Ben...
Ben ne zaman üç nokta oldum.
Bu sefer siliyorum artık seni
Çıkarıp atıyorum kalbimden.
Def ediyorum
İlmek ilmek işlediğim hayallerimden
Bir bir yırtıp atıyorum
Uğruna yazdığım kaç ş...
Atlayıp şu dikenli tellerinden
Ücra kalbimin
Ulaşacağın tek yer
Kapkaranlık bir mahzen
Yakıp elindeki son mumu
Göreceğin tek şey
Hapsolmuş aşklar
Ruh...
Bana kimse nasılsın diye sormadı, ben 26 yaşındayım.
Kimse öğretmedi neydim, ne oldum.
Ne Buhara, Kaşgar ne de Karabağ
Bu çekik gamların derdi nerden geld...
Zamanın aynı akışı içinde,
Hisler farklı, düşünceler karmaşık.
Bilinmeyen mutlulukların izinde,
Ruhumun derinliklerinde bir yolculuk.
Eski yüzler, geçmiş...
Bahtsız ve ümitsizim
Neydi ben ben yapan
Neydi ki nefes almak
Kırık, harabe bir masada
Neydi kendimle savaşım
Susmuyor, dinmiyor sesler
Mürekkebi bite...
insanlar iyi ki var diyorum bazen
yollar çok karanlık çünkü
yollar hep geçenlerin
ya yolda kalırsak
sanırım bunun bir tuzak olduğunu düşünürdüm
beni ...
I.
saat sabahın iki kırk’ına
amerika’nın kucağında
hep iyi niyetinden vurulan bir milleti
sırtından vurmak için yaklaşan
sinsi bir orospu gibi
usul usu...
Gidiyorum gonca gülü uzaklara
El değmemiş, göz görmemiş...
Ne senden uzak
Ne serden...
Bakıyorum alabildiğine gözün
Göremiyorum gonca gülü
Seni o güze...
Zindan olmuş ruhum, dünyaya
Karşımda sabahın ilk ışıkları..
Parmaklarının ahengi vücuduma fısıldar
Uzak uçurumlar, gözlerimize yasak
Melodi ruhuma akar
...
Hisler mi gonca gülü
Seni ele veren?
Yoksa...
Görmediğin, tatmadığın, duymadığın
Sözler mi?
Başkalaştıran, saflaştıran, taşlaştıran
Gözler mi?
Bilmez ...
Kızgın şaraplar geçti boğazımdan,
Ne su var içecek, ne başka bir şey,
Yanan içimin yangınını dindirecek.
Her gecenin bir sabahı yok,
Ve geceye eremeyecek...
Saat yedi,
Dört koca yıl geçti,
Artık yollar aynı yere çıkmıyor.
Çiçekler daha bir farklı açıyor, kaçıyorum.
Eşek arılarından kaçıyorum.
Güneş artık dah...
Saat 8,
Kaçamıyorum.
Peşinden geçtiğim köyleri,
Her bir manzarayı,
Ormanı, dağı, denizi, gökyüzünü, ilk defa görüyormuşcasına karışlıyorum.
Ne zaman bul...
Saat 9.
Uyuyamadım.
Özür dilerim, artık daha sakinim.
Yeşil çay doldurup termosuma, geçiyorum zemin kat evimin, böceklere yuva olan kare balkonuna. Beni g...
Gözleri gurbetti,
Alabora oldum kabuk tutmayan yaralarımla,
Yol alırken dalgalı saçlarında,
Soğuk, ıslak ve uzak.
...
Dudakları mabetti,
Sığındım,
sor...
Tekrar eden bir melodisisin bu evrenin
Tekrar eden her melodi kadar özelsin
Hoş bir dans figürü
Eşsiz bir fırça darbesisin ünlü bir tablodaki
Tanrı s...
İki nefes arasındaki boşluktayım
Zihnim hiç durmayan bir salıncak sanırdım
Oysa gökyüzüymüş kafamın içi
Yeni anladım
Bulutlar ise düşünceler
Her zama...
"alışamadım dünyaya zulmünü nüfus ettirdiğinden "
Herkesin bir yazgısı var ve ben kendi yazgımı beş yaşında o balkonda otururken anladım. Şimdi ofiste bir b...
Diz kapaklarından filizlenip hayat bulmuş gibi dünya, ilk insan seninle var olmuş, ilk meyve senin avuçlarından düşmüş toprağa. İlk sevda göz bebeklerinde dö...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok