Bubi’ Sanat, imkanı olanın değil yeteneği olanın sivrileceği; insanların şahsi popülariteye ihtiyaç duymadan üretimlerini duyurabileceği ve bu üretimler hakkında yorumlar, eleştiriler alabileceği bağımsız bir fikir platformu.
Hayal kırılır, hayat burkulur, insan uslanır mı?
Yıldız kayar, güneş batar, gökyüzü alçalır mı?
Umut solar, beden donar, düşler akıllanır mı?
Kalbim avuçl...
Süzüldü gece
toprağa düştü
tanrının gözlerinden
ve karanlık ete kemiğe büründü
sıyrıldı beyazın gölgesinden
Durdu denizim,
Kaybetti dalgalarını.
Yitirdi bir gecede heyecanını
Saf bir kayaya çarptı hayallerini.
Kaldı orada,
Unuttu bakmaya gökyüzüne.
Kesti bile...
'mechul isyan' güncel olana isyan, daha çok eleştiri şiiriydi. kıtlığın, yokluğun ve noksanlığın dünyasına... bubi'sanat, bu kıtlığın tam ortasında yeşeriyor...
Sevmek, görmenin bir alışkanlığıdır diyebiliriz sanırım. Burada alışkanlık kelimesini, basite indirgenmiş bir kelime olarak düşünmek, başta Dante olmak üzere...
Şimdi seninle geçip giden zamanın içinde kaybolan iki yıldız gibiyiz
Gece kendini sıyırırken gökyüzünden
Yitik ışıklarımızla sönmekteyiz
Az sonra yanar...
talihsiz düştüm yorgun
sanıyorum ellerim terledi
direndim, ağladım, güzeldim
ve elbette tüy ektim dilime dolaşmadan
çünkü kambur bir aşktı bu.
yansımam
...
Zamana yenik düşmüş
Küçük bir bedenden ibaretim
Yavaşım tüm dünyanın gerisinde
Kalmış biriyim
Acizliğim tüm dünyaya ders oluyor
Sürüklenirken ardından
...
Nerdesin muhtaç olduğum kudret!
Yüzünü bilmeden çizdiğim,
Tenine değmeden sevdiğim,
Her nefeste özlediğim.
Canımı yakan,
Düşünceye iten.
Özlüyorsam var...
Yakınlaştım sandıkça uzaklaşıyordum kendimden.
Aydınlığı görüyordum.
Mayınlardan geçiyordu atacağım her adım,
İleri gitmemeliydim
biliyordum...
Nefes ...
Suyun dirsekten sızdığında
Çıkardığı soluk
Dirsek dirseğe savaşlarda
Son kişinin dirseğini kaybettiği aralık
Unutuldu
Kılıcın kınından son kez çıktığınd...
Bir şuursuz sessizlik suçlanacak zamanda.
Koşarken yok olmak yürüdüğünü anlamayınca başlar.
Sultanların suratlarıdır ancak katipler.
Bir tufanda bulunan k...
Çok güneyde kalıyorduk
Güneşten nasibimizi fazlasıyla almıştık.
İki kişiydik ve aynı İstanbul’dan hoşlanıyorduk.
Otobüse binene kadar hep bir sınır olduğu...
Tüm hiçliğin ortasında bağdaş kurmuş oturuyordu. Hiçlikti, çünkü hayatının bir önemi yoktu artık gözünde. Her şeyini kaybetmişti bir anda. Tüm hayalleri, umu...
Mezarları boşalttık,
bütün ölüleri sırtladık ve kendimizle dolaştırmaya başladık.
Kimisi peygamberlerini sırtladı,
kimisi de atalarını.
Kamburumuzdaki bi...
Merhaba, ben hayatıma eldiven olarak başladım. Öncesinde pamuk falandım ama oraları anlatıp sizi sıkmak istemem. Neyse eldiven olmayı ben seçmedim. Kimse sen...
Geçmişi geçmişte bırakamamak gibi bir sorunum var benim
Bu yüzden ölüyüm bu yaşıma dek.
Ne gülmeyi bilirim doyasıya
Ne suçu, ne günahı, ne zamanı
Anı ya...
Ay ışığında parlayan yüzleri vardı
Hayatın dolambaçlı yollarını
Göğe bakarak tüketenlerin.
Yansıtmalıydı gözleri
-ki ben şahidim olduğuna-
Büsbütün üzer...
Vakti tamamdı, gülüşlerin varacağı yerlerde oturulup suçların turşusu vurulurdu.
Saatler tapılacak derecede ilahiydi.
Bozulmaz düzensizlik vardı alışılmışl...
Bir şubatın gölgesinde karanlık,
Islığımın ucuna koydum sigaramı.
Ay mavi, ay kanlı, ay kızıl!
Herkesin bildiği bir sokakta unutulmuş,
Yere düşmüş bir el...
İmkanlar içerisinde imkansızlık denen bir hayat düşün, avucunun içerisinde fakat ne tutabiliyorsun ne de bırakabiliyorsun.
İmkanlar içerisinde imkansızlık d...
İçimde kök salan ağrının bi' adı var,
yine tuzdan tabanlarıyla ilmek ilmek
kabuk söküyor.
Yazılmış yahut yazılmamış, yaşanmış yahut yaşanmamış, ne var ne ...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok