Bubi’ Sanat, imkanı olanın değil yeteneği olanın sivrileceği; insanların şahsi popülariteye ihtiyaç duymadan üretimlerini duyurabileceği ve bu üretimler hakkında yorumlar, eleştiriler alabileceği bağımsız bir fikir platformu.
Hangi tarafımın mahcubiyetini sana anlatsam bir ötekinin mahzun kalışıdır beni bu suskunlukta kılan. Ben kuru zeminde kaygan adımlarımdan sakınmaya çalışırke...
Bir mezarlığın sükunetine sadık kalıyorum
Önümde uçsuz bucaksız bir uçurum
Arkamda karanlığa gizlenen bir yol var
Ben nerde olmalıyım şimdi?
Bir çocuğu...
Neydi beni fütursuzca alaşağı eden
Zemheri ruhumun doruklarına çıkaran
Duygularımla yoğrulmuş vücuduma ansızın zarar veren
Karanlığa bezenmiş ihtiyatlı...
Bazen diyorum çekip gitsem buralardan
İnsanın olmadığı,
Kavgaların, hırsların olmadığı
Sadece huzur ve ben
Birlikte
Uçsuz bucaksız maviliklere doğru...
Dedem Ece yetmişini gördü, babam Küçük elli beşinde göçtü
Kader bana ise ölüm ağını geçen sene, tam da bu zamanlar ördü
Bin yıllık acılar çektim, gökyüzümü...
Demirin canı yanmıyor muydu dövülürken demirci tarafından? İçten içe o da çığlık atmıyor muydu?
O da ağlıyor mudur onu döven demirciye derdini anlatırken?
...
Hepimizin varoluşundan bu yana insanoğlunda hep bir arayış,hep bir cevap bulma isteği oluşmuştur.Hepimiz zaman zaman ben kimim? Nereden geldim? Neye mensubum...
Katettiğimiz yolları
şimdi acı
içinde dönüyorum.
Zuhur eden
ne varsa
düzeltiyorum.
Gözlerim, şimdi
mahşer ateşinde
kalma mücadelesinde....
Bir rüzgar savruldu bizi.
Geçtik farklı köşeye.
Bu iç sesimiz konuşsa,
Hep haklı çıkıyor.
Onun sesini özlersin.
Yürüyüşünü,
Masum hallerini.
Kısacası ...
Çaktırmadan bakıyorsun,
Masumca tebessümler,
Beni görünce kafasını çevirdi.
Ben baktım.
Yüzünün her hattını ezbere biliyorum.
Rüyaymış.
Geriye bana ka...
Kaç treni kaçırdım bilemem,
Kaç gemi kalktı da gitti,
Kaç otobüse el ettim de durmadı.
Kim bilir? Kaç kere aynı trenin,
Camlarına yasladık kafamızı,
Ay...
Elinde küçük bir ayna, cenneti incelercesine keyiflisin,
Yarım bir simit, yarım yamalak ilişkiler kenarda durur.
Yarım şekerli çayın şekilsiz bir bardakta ...
Bir demir dağı delip boynuna almak gibidir
Her kişi âşık olurdu eğer âsân olsa
Taşlıcalı Yahyâ
Aşk insana verilen en güçlü duygulardandır. Belki yüzlerce ...
Şu göğsümü delip çıkan adam yok olmalı...
Yok olmalı diyorum çünkü;
Aşık oldu istemeden,
Kulak misafiri olur gibi...
Bu saman kağıdı hayatı,
Yaşayıp gid...
Tanımam seni, bilmem huyunu
Belki şersin dünyamda
Belki yar
Sormam kimseye ahvalini
Belki korsun ateşime
Belki kar
Girmem kalbine görmeden içini
Belk...
Gelmeyen her şeyi
beklemek gibi bir huyum var.
Tut ki ben kötü biriyim.
Bütün ışıksız evlerde
benim yaslarım tutuluyor.
Ben seller ve taşkınlardan
ar...
"Nasıl ve ne zaman bilmiyorum
Kapının açıldığı çayırlık
O tatlı keskin koku, iç çekişler
Kıyıyı dolduran ışık
Daha önce benim olmuştun
Kaç yıl geçti s...
“Ne biliyorsam açıkça dökeceğim içime. Bir tek merhemini bulamıyorum şu mekanizması bozulmuş sıvazlandıkça küfre dönüşen yüreğimin. Yaylasında tabiiliği bozu...
Sana seslendiğim son geceden,
bana "Benim için mutlu ol."
dediğin o geceden;
Bugüne.
Senin için yapamıyorum,
kendim için de, içimde de
sen olmadan da
...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok