Bubi’ Sanat, imkanı olanın değil yeteneği olanın sivrileceği; insanların şahsi popülariteye ihtiyaç duymadan üretimlerini duyurabileceği ve bu üretimler hakkında yorumlar, eleştiriler alabileceği bağımsız bir fikir platformu.
Suyun dirsekten sızdığında
Çıkardığı soluk
Dirsek dirseğe savaşlarda
Son kişinin dirseğini kaybettiği aralık
Unutuldu
Kılıcın kınından son kez çıktığınd...
Bir şuursuz sessizlik suçlanacak zamanda.
Koşarken yok olmak yürüdüğünü anlamayınca başlar.
Sultanların suratlarıdır ancak katipler.
Bir tufanda bulunan k...
Çok güneyde kalıyorduk
Güneşten nasibimizi fazlasıyla almıştık.
İki kişiydik ve aynı İstanbul’dan hoşlanıyorduk.
Otobüse binene kadar hep bir sınır olduğu...
Tüm hiçliğin ortasında bağdaş kurmuş oturuyordu. Hiçlikti, çünkü hayatının bir önemi yoktu artık gözünde. Her şeyini kaybetmişti bir anda. Tüm hayalleri, umu...
Mezarları boşalttık,
bütün ölüleri sırtladık ve kendimizle dolaştırmaya başladık.
Kimisi peygamberlerini sırtladı,
kimisi de atalarını.
Kamburumuzdaki bi...
Merhaba, ben hayatıma eldiven olarak başladım. Öncesinde pamuk falandım ama oraları anlatıp sizi sıkmak istemem. Neyse eldiven olmayı ben seçmedim. Kimse sen...
Geçmişi geçmişte bırakamamak gibi bir sorunum var benim
Bu yüzden ölüyüm bu yaşıma dek.
Ne gülmeyi bilirim doyasıya
Ne suçu, ne günahı, ne zamanı
Anı ya...
Ay ışığında parlayan yüzleri vardı
Hayatın dolambaçlı yollarını
Göğe bakarak tüketenlerin.
Yansıtmalıydı gözleri
-ki ben şahidim olduğuna-
Büsbütün üzer...
Vakti tamamdı, gülüşlerin varacağı yerlerde oturulup suçların turşusu vurulurdu.
Saatler tapılacak derecede ilahiydi.
Bozulmaz düzensizlik vardı alışılmışl...
Bir şubatın gölgesinde karanlık,
Islığımın ucuna koydum sigaramı.
Ay mavi, ay kanlı, ay kızıl!
Herkesin bildiği bir sokakta unutulmuş,
Yere düşmüş bir el...
İmkanlar içerisinde imkansızlık denen bir hayat düşün, avucunun içerisinde fakat ne tutabiliyorsun ne de bırakabiliyorsun.
İmkanlar içerisinde imkansızlık d...
İçimde kök salan ağrının bi' adı var,
yine tuzdan tabanlarıyla ilmek ilmek
kabuk söküyor.
Yazılmış yahut yazılmamış, yaşanmış yahut yaşanmamış, ne var ne ...
Son günüm... Ellerimin titrekliği yüreğimin ürkekliğini gizleyemiyor. Elbette bu satırlar aydınlatmayacak gecemi, elbette susmayacak yüreğimdeki fırtına sesi...
Bir dilsizin anlattığı hikâye midir bu?
Ya da bir âmânın tasvir ettiği deniz?
Belki de sağırdır yazdığım tüm sesler.
Vicdanın zehri ciğerlerime kadar dold...
Düşündüğü zaman durmak onun âdetiydi. Ama öyle yürümeyi kesip durmak değil, hücrelerine varıncaya, güneş sisteminden aşıp ne olduğunu hiç anlamadığı, duymadı...
Sene 19, aylardan Mayıs.
Vurulmuş, incitilmiş Memedim
Yedi yerinden yetmiş litre kan
sulamış vatanı karış karış
Ey yüce Tanrım, bu ne büyük yakarış.
Ey ...
Kocaman bir ateş yanıyor şehrin meydanında. Kapkara dumanlarla boğulmuş gökyüzü. Nefes almakta zorlanıyorum. Aldığım her nefes yavaş yavaş öldürüyor beni. Gö...
Semtin delikanlısı Kesik Osman, taşlı yolda göğsü dışarıda, başı da hafif göğe doğru bakacak şekilde yürüyordu. Yanından geçenler, arkasında kalanlar, pencer...
Çatlamış dudaklarımdan,
Çürüyen nefesimi azat ediyorum.
Ellerim yaşantım kadar kirli,
Zihnim olmadığı kadar karışık.
Gece,
Biraz daha karanlık...
Ku...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok