Bubi’ Sanat, imkanı olanın değil yeteneği olanın sivrileceği; insanların şahsi popülariteye ihtiyaç duymadan üretimlerini duyurabileceği ve bu üretimler hakkında yorumlar, eleştiriler alabileceği bağımsız bir fikir platformu.
Geldi işte bilinmeyen kimsesizlere,
Harfleri solmuş taşların silinmişliğine.
Kıble gördü ayaklarının götürdüğü yere,
Zihni firar, toprağı işlenmiş Medine....
Bir gün dönüp bakınca düşler
İçmiş olursa yudum yudum yudum yıllarını
Ağla, ağla firuze, ağla
Anlat bir zaman ne dayanılmaz güzellikte olduğunu...
Sez...
Hayatın akışkan tadını alıyorum.
Mazimin ufak yüzlerini tanımaya çalışırken yoruluyorum.
Bir bakmışım şişe şişe gökyüzü içmişim,
Sonunda biraz umut bır...
Adam yalnızlıkta tamamlanmak istedi önce
Sessiz caddedeki kralların evinin önünde
Bad-bedest bir biçimde,
sanki kamburu çıkmış...
Hayat havzasında Posei...
Otobüs ağır ağır bulunduğu perondan kalktı. Anayola çıktık. Bense camdan dışarı bakar vaziyette, aldığım bulantı ilacının beynimi yavaş yavaş sakinleştirmesi...
uyuyabilmek istiyorum. gözüme bir ışık çarpıyor. dışarıyı görmek için çok kısıtlı bir alanım olmasına rağmen o ışık bir yolunu bulup gözümü alıyor. biraz yak...
Zifiri karanlık bir gece, oda oda seni ararken ürpermem senden miydi, kendimden mi?
Söyler misin, var mıydın ki yok olacaksın?
Hani bazen, yolda yürürken gül kokar, iğde, hanımeli, yasemin kokar da bi koşu gidip sana bir dal çiçekle dönerim ya.
Hani bazen, tabağında yarım bıraktığın...
seni sahile koydum
ötesi yok
sevdik seviştik sevildik sevindik
haddini aşan hazzın raddesi bu
seni öptüm öptüm dudağım kesik
nabzım, aşkım, sabrım
sönm...
Zerresine tahammülüm yok dünyanın,
Midemi bulandırıyor döngüsü zamanın,
Üstelik başka ne işi vardır yem olmaktan, samanın?
Neden saklamalıyım samanı, için...
Ey güneş ışıltılı yüce uğultular!
Ne farkı kalır sonra güneşin
Ayın ışığı olmayınca
Işıldar güneş
Ay parıldar
Sabah olunca güneş
Farkındalık kılar
Umu...
Kasabası uzaklarda çok uzaklarda
Taze şehirli bir kadındı Mia
Öğrendi bir çırpıda mecburu
Ve çaresizliği ve edilgenliği
Parasız değildi ya yine de
...
Anımsama ile yiten yüz,
dokunuşum ile parçalanan el,
bin yıllık gülümseyişler üzerinde
örümcek sürülerinin döndürdüğü saçlar, geçiyor önümdenyola çıkarak ...
boğuluyorum,
denizinde benliğimin
o maviliğin hüznü;
hatıra, yok oluş, yaratış, mutluluk
renk renk denizim
her benliğim bir renk, karışıyor denizim
dağ...
dağ olup birikeceğim içime
kan kusacağım belki kendime yüklenmekten
parmağımı oynatacak halim bile kalmayacak belki
bir kez daha olsun içimi birine açıp o...
unut o kız çocuğunu artık
sen o kadınsın, koşulsuz
sen yalnız büyümekte olansın
kimseye sığınamazsın, sığamazsın
unut o kız çocuğunu artık
öldürmüşsün g...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok