Adımlarımı sayıyorum günlerdir bir iki üç, geceyi izliyor, karanlığın derinlerinde dolanıyor, ancak sabah hocayı duyunca uykuya yatıyorum. Başka türlü rahat ...
İçimde bir sızı
Derinlerinde kalbimin acıyan
Belki kalbim belki ruhum
Yorgun bir çocuk edasıyla ağlıyorum şimdi
Gitmek istiyorum uzaklara
Koşmak, koşmak...
Gene vurdum kendimi bana bir jeton daha
Kan, suyu hisseder ikisi de toprak kapta
Karın üstüne de bir şey yağarsa anca yetişir
Allah yerine “Tanrım”, afil...
Her sevda başka bir tomurcukla varolurmuş kalpte.
O tomurcuktan filizlenen çiçekler
Bambaşka bir renkte, şekilde vücut bulurmuş.
Yasanmışlıklarla serp...
Gece vakti göğe bak, durma.
Gözlerimiz buluşmasa da
Göklere bak bir tesellim olsun
Bakışların yerine,
Bakmaların...
Göğü paylaşmalıyız
Baktığım yıldızl...
Düştüm içine dünyanın
Kalabalıklarla doydum, gürültüyle
Bilsem ekmeğini kazananın felahını
Anlasam nerelere kadar büyür de kırar omurgasını
Alıp kan içen...
Rüzgarlar dağlardan denizlere
Ve denizlerden tekrar dağlara eserken
Sayısız canlı dünyaya gelirken
Kıtalar birbirlerinden ayrılırken
Ve levhalar sarp kay...
Sen söyle Murtaza abi, pamuktan pencere yapılır mı,
irmikten duvar örülür mü?
Toprağa girsen soranın olur mu?
Sen bu illerin tarumar bahçesindensin.
Üskü...
Ben, bir yalnızlık şehrinin savaş haliyim
Kuşatılmış, yıkılmış
Kan, ölüm ve ayrılık kokan
Çekme ellerini göğümden,
Korkak sözcüklerle oyalama dilini
Kok...
Diyelim ki panayır
Diyelim daha birbirinden ayırılmamış
İki berceste Galiçya’da
Diyelim ki ayıp ölmek çocukken
“Morglara gidelim morglara”
Yarılandı ömr...
Bildikleri ile
bilmedikleri ile
Yarım kalan hayalleri ile
Saat tam on ikiyi on geçe
Sessiz sedasız çekti gitti
Acı çekmişti,
Yüzünden okunuyordu
Benzi...
Yaşama cüretini aldı elimden bu dünya
Yalnız eskimenin ezberi kaldı gözlerimde
Kuru bir çiçeği koklar gibi kokluyorum yarını
Taze bir yara gibi saklanıyor...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok