Yalnızlık miat tutmaz bir döngü gibi
Ne sağ kalır insan içinde
Ne tamamen diri gibi
Doldukça dolar düşüncenin kalabalığı
Beynin devasa mahzenine
Bilmez ...
Sesi göğün turunculuğuna çalıyordu. Kendisini birazdan alacakaranlığa bırakmanın tedirginliğiyle titriyor, balkonun demirlerine dayadığı kolunun neden titrem...
senin hayatında herhangi bir sıfat verilmeden adımın önüne öyle bomboşmuşçasına bir hiç tanımına bile uyaraktan hatta ama varlığımın hissini en olmadık zaman...
İnsanın aldığı her ölüm haberi çocukluğundan bir parça alıp götürüyor sanki.. Her birimiz omuzlarında taşıyor mezarlığını.
Issız, kuytu ve bir o kadar da,
Sessiz bir yerdeyim.
Tek kişilik küçük kulübemin önünde,
Eski bir mahatta uzun oturuyorum.
Yanımda gaz lambası yanıyor.
...
Sesinin kısıldığı, varlığının sindiği zamanlar vardır hayatta. Öyle anlarda en çok dayan diyecek bir sese ihtiyaç duyarsın. Evren, kendinden umudunu kaybetmi...
Siyah kalpli meleğim yolumun kenarında beyaz teniyle parlıyor göğün altında. Bekliyor ona varmamı karanlık ormanların içinde. Sürükleniyorum yollarda kafamda...
Bazen coğrafyamın dengbeji ağıtları oldun,
Yağmur oldun, sel oldun bereketime,
Bazen bir dağ gibi dik, bir deniz gibi serin...
Topraklarıma can verd...
Ne zaman yanımdan bir insan geçse, beynimin sol tarafına yuva yapıyor kanatsız bir ağrı.
Son Dansımda gözlerim kararsız bir gri,
Siyaha dönüşmek için müsai...
Sadece birine sarılıp her şeyin yolunda gideceğini ve güzel olacağını duymaya ihtiyacım var, huzura ihtiyacım var.
Kocaman can yakan türden bi boşluk. Kahveden bir yudum alıp kupanı bırakana kadar gelip geçen delici bir şey. Ansızın ortaya çıkıp titremene sebep olanda o.
...
Önce bir sessizlik kaplar yüreğimi. Boğulacak gibi... Hapsedilmiş okyanusa... Bulanık görüntüler... Havada süzülür misali hafiflik sarmalar bedenimi. Yosunla...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok