Bu gece önce ciğerimi, ardından kalbimi neşterledim
Unutursan sana gösterdiğim sarı çiçeklerimi,
Ya da bir gün anımsayamazsan olursan diye diktiğimiz yasem...
gökyüzünün ücra noktasında,
kaybetmiş benliğinin uğradığı yalanlar,
değmeyecek kalbinin yarasına,
kalabalıkların içerisinde bakmazsan kendine,
durup haya...
I
Ben hangi zamanda
Bilmiyorum
hangi düşler akar gözlerinde dünyanın
kaldı mı benden/sonra aşktan sonra
işlenmemiş bir günah
adını söyle, söyle d...
Siz de yaşamışsınızdır. Kalabalığın içinde yürürken zihninizin yalnızca kendinizle meşgul olmadığı bir anda etrafınızdaki insanlara genel bir tablo gibi baka...
Anlatmalıyım; uçan kuşlara, kara sevdalara ve nice ağaçlara. Gücüm terk etmeden bedenimi, anlatmalıyım olan biteni. İnce kesiklerle başlayıp kaybolan vücudum...
Gitti. Sanırım bir daha gelmeyecek. Zaten hep birazdan kalkacak gibi koltuğun en ucuna oturur, gözü ya kapı eşiğinde ya duvar saatinde olurdu. Hep onu çağıra...
Yeni anlamlar bulup teker teker yitiriyorum. sanırım burada insanlara merhaba deyip tekrar konuşulmuyor. Bilmiyorum örfü, âdeti. Yerlisi değilim buranın, bi...
ç: anne bir çiçek neden solar?
a: senin büyüyecek olman gibi bir şey.
ç: ya hiç büyümezsem o zaman sana verdiğim sarı çiçek hiç solmaz mı?
a: büyüyeceksin...
Perde açıldı, sirk buz tuttu ve ben kırdım kendimi oradan
Nasıl olduysa oldu, yaşandı bu
Perde kapanmadı hiç ve sirk unutuldu mu?
Hayır. Kendini kırmış ol...
Yaz akşamlarının ninniye benzeyen esintisi,
Akşamdan pay alan ağaç gövdelerine asılı sokak lambaları,
Gecenin cüretkarlığından beslenen tutkuların yansımas...
Buradayım, bir adım öncemden pek de ileride değil. Genel bir bekleyiş halinde olunca yer değiştirmem hep sıfır. Gitmeye çalışmadım mı? Pek çok kez! Zihnimi i...
Pencerede duran petunya çiçeği
Solmayan, küsmeyen ve solmayan
Solmayan...
Solmayan çiçek mi olur
Ama bu petunya çiçeği...
İlkbahar, yaz, sonbahar ve yin...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok