herkes ortalığa kendisini kusuyor
yokuş aşağı akıp birbirine karışıyor
ne zaman deniz olur bu karışım
ne zaman buharlaşır da yağar üzerimize
şemsiye seve...
Turgut Uyar'ın Tomris Uyar için yazdığı o şiir...
Ses
"seni sonsuz biçiminde buldum o biçimi almıştın
sandviçlerle, kötü şehirle, terle baş başa kalmıştın...
Hayat umduğundan fazlasıyla çıkınca meydana
Ve yetmeyince cebindeki mühimmat bu kanlı savaşa
Sana inanıp ateşkes yapmak gelir içimden.
Bir kulağımı kapatı...
Giden gelen yok. Bir titreşimdir bu.
Duragan fulyanın üstünde arı
Bir diyapozon gibi titremekte. Kırlangıç
Tarihsizdir. Belleğim sarsılıp duruyor denizde....
Koca tekerlekler, kalbimde yuvarlanıyor.
Ben o gün anlıyorum sevginin zorluğunu.
Bağımsız ama bağımlı biri olarak çektiğim beyaz bayrağın,
Bir teslimiyet ...
İlhamın bana hep gece geldiği hep gecede yazdığımı düşünürken bu çektiğim resim çıktı karşıma. Trafikte dururken arabanın içinden buğulu ve yağmur lekeli cam...
Sana ayrılan zamanın ötesinde çizilen bir hayattan öteye uçamayan bir kuşun sesini duymak, olabilecek tüm kaderlerin sıkı ipleri gergin ve acı dalgaları yara...
Hayatımda hiç bu kadar ağladığımı hatırlamıyorum Nazlı. Hem içten hem dıştan. sanki iki tarafın da vanasını açık unutmuşum gibi.
Gözlerimi görsen baygınlık...
dört duvarın ev olmadığını bir geceyle gündüzün seviştiği vakit balkondan küçük ve sessiz şehiri izlerken anladım. dört duvar değil de iki kol ev olurmuş ins...
içimde tabiat bildiğim, doğa ana saydığım o bahar bahçem. içinde çocukluğu koşturan, her yağmur yağdığında kahkahalar atarak altında zıplayan, belki o gölges...
bütün dünyaya
bu taştan toprak
içinde nazar gözü ağlayan
köpükten betonlara
insan bu zaman bu kargaşadan
baygın gözlerden akan kandan
bayık duran kirp...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok