Bubi’ Sanat, imkanı olanın değil yeteneği olanın sivrileceği; insanların şahsi popülariteye ihtiyaç duymadan üretimlerini duyurabileceği ve bu üretimler hakkında yorumlar, eleştiriler alabileceği bağımsız bir fikir platformu.
Ben ki şimdi çağlar ötesi bir seyyahtan
Aşk risalesi okuyor gibiyim
Gönlümün kalabalık şehirlerinden arta kalan
Bir kervanın durağıyım
Hörgücümde yeşimd...
Kimse bilmezdi bir odanın kaç kişilik olduğunu,
Hangi yalnızlık kaç cümleye sığar,
Hangi intihar bir kibrit çöpünden uzun yanar.
Ben bilirdim:
Kapı tokma...
Bazen, olmaz Azizim.
Mezarlara çiçek konur,
Sen sevilmezsin.
Azizim, güller hep
Bahçelerde mi açar?
Bazen çiçekler yolun kıyısında,
Bazen de bataklıkta...
Mahşer günü, kalabalığın içinde bir taş yürek,
Yalnızlığın külleri dökülür avuçlarıma.
Tamamlanmamış bir dua gibi eksik kalırım,
Aşk, yüce bir zirve, a...
Genç adam, satranç tahtasının başında taşların soğuk düzenine dalmış, karmaşık bir huzur arıyordu. Her hamle, zihnindeki sessiz kaosla yüzleşmenin bir yoluyd...
Cebimde saklı kalan kelimeler var,
Hiç dile gelmemiş, hiçbir dudağa konmamış.
Kalbimde çırpınan kanatlar gibi,
Hücrelerimde yankılanan fısıltılar.
Taş...
nasıl uyuyorsun
tek başına yatağında
gece boyu
bazen uykusuz
nasıl ayakta kalıyorsun
nasıl oluyor saçların
hastalandığında
ya da ağlayınca
nasıl düz...
Dildadeyim yollarına, hayatına ve bir o kadarda zatına.
Lakin bir görsen
Sensizlikten bir çıbandan beter ahvale bürünmüş ukteyi,
Cihanın bir ucundan bana...
ben en geniş zamanlı şiiri yazdım, kırılırken parmaklarım. teker teker, sökülürken tırnaklarım, dibinden… kanaya kanaya.
perdeler kapalıydı, ışık girmedi o...
Bir kadın var.
Şiir mi yazsam, roman mı?
Yoksa değmez mi?
Bilmiyorum.
Bildiğim tek bir şey var:
Sana bir şey söylemek istiyorum.
Rahminde büyümek istiy...
Genç adam, uykuya dalarken zihni Arzu’nun izleriyle doluydu. Rüyasında, kendisini bir satranç tahtasının ortasında buldu. Ancak bu, bildiği bir tahta değildi...
Bugün;
Boşaltsam diyorum kanımı akıtsam avuçlarımdan,
Geriye kalsa insanlığımın posası.
Damarlarımda akan
Tüm o uğursuzluk, dengesizlik, sarhoşluk halin...
İnsanların bazı şarkıları dinlemeye layık olmadığını düşünüyorum,
Samimiyetsiz kulaklara kalpten parçalar ne anlatabilir ki?
Uzakta biri var,
Adını bilmediğim.
Ellerimden kayan yıldız gibi,
Bir gökyüzü sessizliğinde saklı.
Belki onun için doğdum,
Belki de sadece kayboldum....
bir duvar saatine baka baka öğreniyorsun zamanı;
ama kimse söylemiyor sana,
o saatin bir gün duracağını.
öldüğünü hissetmeden yaşıyorsun
bir sokağın köşe...
kirli bir duvar istasyon yanında
yalnız bir yangın musluğu, kırmızı
hüzünlü bir boşluk merdivenaltında
karışmış istasyon kahvesinin kadavrası
diğer ceset...
Genç adam, satranç tahtasının başında derin bir nefese odaklanmıştı. Beyaz taşları siyah taşlara karşı yönlendirirken, her hamlede kendisiyle savaşır gibiydi...
Burnumun direğini sızlatan sesin
Koynuna dudaklarımın değdiği tuzun
Bir de o bacakların vardı sevgilim
Bembeyaz ve pürüzsüzdün
Dokunmaya bile korkardı...
Aralık kalmış ne kadar Kasım akşamı varsa
Eylül gibi sapsarı ve dökülürken yapraklar
Sonun Baharına kucak açar
Rüzgara küsen bütün dallar
İçimde bir panter,
kürek kemiklerimden başlayıp
kaburga kafesimi çatlatan,
bir yankı gibi dolanır Adem'den
şimdi doğan çocuğa.
Salarsam korkuyorum,
bir...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok