Bubi’ Sanat, imkanı olanın değil yeteneği olanın sivrileceği; insanların şahsi popülariteye ihtiyaç duymadan üretimlerini duyurabileceği ve bu üretimler hakkında yorumlar, eleştiriler alabileceği bağımsız bir fikir platformu.
Ay ışığından bir yumak oluşturdum. Sardım, sardım ve sardım. Geceyi öteledim daha çok vakit varken. Odamda masamın üzerine bir defter koydum. Elimle kapattım...
Ruhumla bedenimin sevişmesidir
Kendimde rastladığım içten ve dıştan ulumalar
Kaderimden ibaret yollar
Verilen hafıza ilerler geri dönemez durur
Küçük oda...
Çeşitli genç insanlarla
Her seferinde yeni bakışlarla
Dört odalı evde beni yeniden karşıla
Harabenin içi doluyor yabancılarla
İnsanların hikayesini yazar...
Gözlerimdeki deniz, senin yansımanla çırpınıyor,
Her damlası senin sevgin,
her dalga senin hasretin.
Gökyüzü bile kıskanır bu aşkın ızdırabını,
Yıldızlar...
Nasıl ki kaybeder ruh şeklini,
Nefes dediğin nasıl ki,
Kaybeder kendinden dışarıda kendini?
Nasıl ki çok kısadır rüyalar?
Bir ömürdün sen bana.
Nasıl ki...
Ellerimin değdiği yarına ölü, ölmesin diye kaybettim onu.
Beni benim gibi tanıyan birini, yanmasın diye yok ettim o gün.
Sayıkladım, sayıkladım; varamadım ...
Yaşarken mutluluk hissettiğim anları saymaya başladığım vakitlerdi; sana olan aşkımın kenarda kullanmayı bekleyen hep o eski, modası geçmiş ama hatırası olan...
Karanlık bir gecenin ardından
uyandığım puslu bir sabahı
arkada bıraktım.
Nazlı, utangaç bir kızın
göz süzmesindeki kızaran yüzü gibi
Güneş gülümsedi ba...
Üzerime senin yanılgılarını giyinmişim, oysa etrafımı saran, yalın bir karanlıktan başkası değil.
I just want to say
That I could never forget the way
Y...
Bir şehre geri döndüğünde duygularına da geri dönüyor insan. Gülüşüne, gözyaşına, heyecanına…
Geri dönmüşlüğümde karşılaştığım bu ahengi bir tablo gibi otu...
Ben affediyorum seni,
Yeterki Tanrı merhamet etsin sana.
Kırılmış gururum, tarifsiz öfkem,
Gitmişse eğer Tanrı'nın zoruna,
Kimsesizliğim ve belirsiz hatı...
Karşımda batmakta olan güneşin doğru kişiyle duygularını paylaştığından emin değildim. Yine de bölmek istemedim sözlerini. Kırgınlığında payım olsun istemedi...
Gözlerini masanın üstündeki deftere dikti. Kırık beyaz yapraklar arasında yazacak bir şeyler arıyordu. Kalemi eline aldı, ama herhangi bir kelime düşünemedi....
Bir çocuk neşesinde sevdim seni.
Gözlerinde parıltı,
Dudaklarında çırpınış olan...
Ve yıpranmış elleriyle sımsıkı,
Hayallerine tutunan
Bir çocuk neşesin...
nefesini tuttuğunda boğulduğunu sanmak
kaseti tekrar tekrar başa sarmak
her mahkemede hükümlüyü savunmak
eline geçmiş fırsatı başından savmak
ve yokluğu...
Bazen keşke diyorum,
keşke tepedeki yıldız olsam
gece boyu izlesem seni,
sabahları da güneş olsam
sadece üstüne yansıyan,
Rüzgar olup essem saçların...
Sevebileceğiniz birine öyle kolayca rastlamazsınız" diyor Dostoyevski. O da tam olarak böyle düşünüyordu. Bu nedenle ona rastladığında bütün zırhlarını söküp...
Acımı göğüsle ey kanat
Senin göğe uçman gerek
Yarin haberi yok ölürüm belki
Naaşımı kaldırman gerek
Sesimi duyur ey kanat
Avaz avaz bağırmam gerek
Ses...
Çırpınıyorum delicesine
Ama kurtulamıyorum
Yalnızlığımdan
Yalnızlıktan
Kaçtıkça bir kovalayış alıyor peşini
Boğuyor çoğu zaman
Kör kuyusunda ölümüne bo...
Güneş düşer ufka doğru,
Senin beni bırakan ellerin gibi
O da başka bir diyarı aydınlatır.
Bana gece kalır
Ve genelde kış akşamları;
Geçmek bilmez saatle...
Bir tiryaki gibi koklamıştık mutsuzluğu
İçimde o hin şeytan
Ve omuzlarımda iki not parçasıyla
Sanki en güzel zamanlarmış gibi
En tutarsız hüzünler
Aynad...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok