Bubi’ Sanat, imkanı olanın değil yeteneği olanın sivrileceği; insanların şahsi popülariteye ihtiyaç duymadan üretimlerini duyurabileceği ve bu üretimler hakkında yorumlar, eleştiriler alabileceği bağımsız bir fikir platformu.
Kainatın resmidir yüzün,
Dalgasıdır saçların deryanın,
Gözlerin, çerçevesidir semanın,
Kirpiklerin acıdır Feraye,
Bir ok gibi acıtır.
Uçurumdur iki duda...
Düşüncelerimde
hayalin hakikatle karışıyor
hangisi gerçek diye arafta oluyorum
O kadar inanmışım ki
hayal ederken
hayal olduğunu unutmuşum
Şiirler öpmüş yüzünü.
Dudakları tutkuyu,
Gözleri sevdayı, göz altları acıyı çağırıyor.
Her noktasından eşsiz bir kelime öpmüş,
Her noktasından ayrı bir a...
Günün yitirilmiş sureti caddelere aksediyor, yorgunluktan peydahlanan bıkkın bir his, adımları hızlandırarak insan selini caddeden akıtıyordu. Gün geceye çal...
Raylarına çiçek ekilmiş bir tren yolundan yazıyorum.
Hayat bir başkaldırış, bir düşünce değil midir?
Şimdi düşüncemin toprağına mavi çiçekler ekliyorum,
G...
Sen yokken ben sırtımı aldım ve bir dağa kaçtım
Tüm bu yıkılmışlıkların arasında
Tümdendir ki kalbimin foyası ortaya atılmadan önce
Seni kendimden uzak tu...
Ruhum önünde, tozu dumana katıyor yamyamların!
Donmuş ellerini unutmuş karlı dağların yamaçlarında,
Aç kurtların iştahından her şeyi için kaçıyor!
Kaybett...
Elim kaleme gitmez oldu,
Ağladığından beri omzumda.
Dilimin döndüremediği kelimleri,
Yazmaktan korktum beyaz kağıda.
Her şeye baştan başlamak lazım.
Konuşmaya, emeklemeye en başından.
Yirmilik dişini çektirmeye en başından.
Öpüşmeye en baştan,
kavgaya en baştan başlamak...
“O kadar mutluyum ki bugün senin adına, ikimiz adına. Yeni iş gününde, yeni iş yerinde yanındayım sevgilim. Sen inancını yitirmiş bir adama sevgini verdin, k...
Gözlerinin çölünde yıldızlı bir gece
Üstümüzde yorgun sevdalardan bir hece
Herkese uzak sahipsiz binbir bilmece
Kavuşmak için şehrimden ırak o gence
Zihn...
Sabah güneşi kayboldu...
Her yer temiz, ışıl ışıl
Çam ağaçları gelinlik giymiş.
Yerler büyük küçük basamaklarla kaplı.
Kar topu savaşı çığlıklarıyla dolu...
Önce yıllar; sırasıyla mevsimler, aylar, haftalar, günler derken
Kendimi duvardaki saatin karşısında buldum
Saatler dakikalar hatta saniyeleri sayar olmuşu...
Her şey kabullenmekle başlar, aynı zamanda kabullenmekle son bulur. Aşamayacağımızı düşündüğümüz travmalarla baş başa kalıyoruz. Karmaşık düşüncelerin içinde...
Hayatımda ilk defa büyümek denen şeyin sancısını bu kadar derin çekiyorum.19'lu yaşlarımın son günlerinde 20 yaşıma gireceğimi asla sindiremiyorum,
kabullen...
Sus biraz, dinlen. Dinle!
Ölüme bayılmıyor yüreğim
Ölmeyi hiç istemez benliğim
Gerçekleri arayan ruhum,
Bilir, tek gerçek ve hakikati.
Ölüm. Var mı daha...
ne güzel şey çocuk olmak
ne umutlu şey
ne vurdumduymaz
ne kendini bilmez...
çocuk olmak isterim tekrardan
umut dolu olmak
kirazı yemek değil de
kulağı...
Nasıl sevmişim seni?
Kim anlayabilir?
Nasıl anlatabilirim sana
Hangi kelime, hangi cümle yaşamış yaşadıklarımı
Nasıl inanmışım sana?
Neden anlattım tü...
‘’Oğlum sen neye daldın öyle?’’
"Ha? Yok ya,’’ oturuşumu düzelttim. Herkes bana bakıyordu. ‘’Öyle bir an aklıma bir şey geldi de.’’
‘’Resmen başka diyarlar...
Ona şaka dediler
Eğlence dediler
Mizah dediler
Dedikçe dediler
Üzüyorlar, biraz da kırıyorlar
Dalga geçiyorlar
Eğleniyoruz diyorlar ve yapmaya devam ed...
Bak! Tam burada kalbim
Tanrının terk ettiği bende
Senin için anlamını yitiren
Mazinin raflarında
Ne umutludur ki döngü
Acımasızlağıma rağmen sürünür
Ba...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok