Bubi’ Sanat, imkanı olanın değil yeteneği olanın sivrileceği; insanların şahsi popülariteye ihtiyaç duymadan üretimlerini duyurabileceği ve bu üretimler hakkında yorumlar, eleştiriler alabileceği bağımsız bir fikir platformu.
gök telâşına büründüm
defîne aradığım yer vîrâneyken
nasıl böyle umutla var olabildim tanrım
yıkıntılar arasında kalmayı göze alıp
bunun böyle olmayacağı...
Burada duruyorum.
Yüksek burçlarında, taştan kalemin.
Göze çarpan kara boşlukta,
Utana sıkıla, bir 'hoş geldin'i parlatıyorum.
Yalnızlığıma korkuluk ol...
Tanrı cevapsız bırakıyor sorularımı
Bir umudun ardından koşarken kanayan dizlerim
Ve parçalanmış avuçlarımla
Hayatımın savruk parçalarını topluyorum
Yürü...
Günlerdir meczubuyum, içimdeki boşluğun,
Bir ümit bahsi midir, yoksa bir kayboluşun?
Göklerden geliyorum, neyim varsa sağanak,
Bu kaybetmek değil, gönül a...
Sensiz de yürüyebiliyorum elbette evimin yolunu,
her seferinde daha kestirme patikalardan geçerek.
Sensiz de geçebiliyorum köprülerden
üstelik korkulukla...
Şimdi bu bitti ya...
Başlamamış her şey geç kalır bana inat.
Benim zamanım yok. Ölü bir yaprağın anıları benim tarihime tecavüz ediyor.
Tüm bildiklerim mu...
Her şey o kadar temizdi ki gözlerimizi acıtıyordu duru beyazlar,
ışıl ışıldı çünkü beyaz ve daha varamadan akreplere yelkovanlar, yaş doluyordu gözlerimiz.
...
Bir şeyler çizdik bugün
Masmavi bir gökyüzüne,
Yemyeşil tepelerde
Çokça perişanlıklar oldu
Bulutlardan gözyaşları aktı,
Gökkuşağı sadece kırmızıydı. ...
En çok doğadayken sevdik;
Çayı, türküyü ve özlemeyi.
Doruklarda yaşadık,
Hüznü ve acıyı.
Mutlululuk ise hiç eksilmedi
Sol yanımızda...
Dağlara bakan ...
Zarif bir sırça testiden kopan
Sevgine muhtacım
Suyu harcamadan taşıyan
Harcamadan gelen,
Harcamadığım sevgine
Gözlerin hep mi sağanak yağmur gibi
bakar
Yoksa bana mı özel sonbaharın
Sözlerin hep mi böyle keser kalpleri
Yoksa sadece bana mı bu inatçı ayazın
Kalbi...
Yüz yıl yaşamış gibiyim yeryüzünde
Birikmiş tüm pislikleriyle
Savaşları gördüm
Tek atımlık oklardan
Şehirleri yutan bombalara kadar
Ateşlere atılan odun...
Ben bir şairdim, küçükken
Yazar, çizer, uydurur, söyler, gezer, giderdim.
Yalanlar güzel değil ama güzelleştirirdim.
Çünkü sözcükler, ahenkle, imgeyle san...
Ne fark ettim biliyor musun
Kağıt uçak olmak da var
Sahil taşrasında yürümek de
Asıl mesele, gülmekte
Mesela oyuncakçıdan
Teneke araba seçerken
Mesela ...
Gecenin sessizliğinde boğuluyorum
Düşünceler veba misali sarıyor çehremi
Bir girdaba düşüyorum
Tahayyül girdabına
Savruluyorum cesaretsizliğimde
Göğsüm...
Sevgilim,
Artık öyle uzağız ki birbirimize
Ölsem haberin bile olmaz
Senin caminde benim selam okunmaz.
Aramızdaki mesafeler parmakla sayılabilecek gibi...
Kalemimiz silemiyorsa coğrafyamızdaki yası
Göremiyorsak baharın ardındaki yazı
Büyükler bulmuşsa yolunacak kazı
Adaleti tanımıyorsa artık kadı
Dökülüyors...
Bu belki yaşamaktan ziyade
Kır çiçekleri takıntısıdır.
Toprağa tüm çıplaklığıyla bağlanmış
Çünkü
İnsan gölgesinin dürüstüdür sadece
Kendine olan ihane...
Dönemem artık biliyorsun
Sensiz bir geceyi denemem
Uzat bir yerlerden elini
Kanayan yaramı sağalt
Zaman vurdun ağzıma
Kıstın iyice sesimi
Bir gemici dü...
Cavidan fingirder,
Cavit’in içi giderdi
Ne güzel olurdu
Benim olsa,
Şöyle fıkır fıkır
Bilmezdi Cavit,
Cavidan’ın her gece
Yatana kadar bir saat
Fin...
Sol serçe parmağındaki zarif hareketle fırtına ekeceğim,
İçimdeki frekansın, büründüğüm nefesin,
Kesinlikle büyüleyici.
Bir taka geçti ırmaktan acı yüklü heybesiyle
Irmak soğuktu
Poyraz gibi soğuk
Asiydi ırmak
Samyeli gibi asi
Taka mazi gibi eski
Bocalmış bir kaptan...
tane tane serpiştirilirken bu kelimeler, bu satırlara
hayatımın en çarpıcı dakikaları
ve sen!
en kifayetsiz günlerim
tozu dumana katarak
geride bıraktığ...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok