Ne yazmak istiyorsun Süveyda
Şu pencereki kadını mı
Gündüzü mü geceyi mi
Üzerine alıp ceketini
Kalbin arınmışken duygularından
Bir müsveddeye karalayar...
Ben bilmem
Mutluluklarımı yazmayı
Ama ağlayan, acıyan
Ve bekleyen şiirlerim vardır benim
Ben bilmem
Sevinçten ağlamayı
Ama hüzünleri kucaklamak için
...
İki ayrı hikayeyiz biz seninle Mualla.
Sen günün en güzel saati,
Ben gecenin bilmem kaçı.
Biz şimdi seninle bir bütünün parçası değiliz de,
Paramparça ol...
Geçtim dünyanın tüm yollarını,
Karış karış,
Adım adım yürüdüm.
Aklımda sen,
Fikrimde sen,
Zikrimde sen.
Sırtımda ağır bir acı, büyüdüm ağır ağır....
İnanışa göre yasaklanmış olmasaydı şu intihar denilen şey,
Ve annem üzülmeseydi ben ölünce,
Kavuşurdum ilk fırsatta sana.
Boynumda ilmek,
Yahut bi silah ...
Kaç yıl yaşarım bundan sonra bilmiyorum.
Hayatıma kaç insan girer,
Kaç insan gider kestiremiyorum.
Bildiğim tek şey sensin Mualla.
İçimde bir ateş,
Gücü...
Kaç gecenin ahı vurur pencereme?
Senden geçtiğim kaç yolun çıkmazlığı?
Dedim, hiç tadı yok bedenimdeki tuzun
Sandılar bendeki biten bir yolun şaşkınlığı
...
Bu çöller beni avutmaz Leyla
Ben ki susamışım ateşler içmeye
Yanmak, ille de yanmak derim
İçimde sadece aşk olsun isterim...
Çağırsan da bütün şairlerini dünyanın
Güneşi, ayı, yağmuru ve yıldızları
Hiçbir şey eskisi gibi değil artık
Eşkâli bilinmeyen kediler tutmuş yolları
Art ...
Geceleri uykularımı kaçırdığında
Yıldız diye gözlerini sayardım semada
El ederdim, ışmar ederdim aldırmazdın
Bakışlarım ufalanırdı avuçlarımda
Kalp atışı yaprakları ağacın köprü üstünde
Uzanıyor denize doğru
Öylece bekliyor.
Nefes alıyor...
Anlıyor...
Anlatamıyor...
Bir yıl önce yine bu geceydi hayat
Var olduğumu ilk kez hissetmiştim bir kalpte
O tatlı tebessümün saçılıyordu gül yüzünden
Aydınlatıyordu ruhumun solgun...
Ey topraktan yaratılan gözlerinde bile yerim olmayan
İnci tanesi dökülen çehresinde durgun fırtınalar kopan
Kırık bir kalpte, buruk bir sevdayız el ele sen...
eminim bir gülsen
bir daha istersin
ne hayat yeter sana
ne de gözlerim
pervane gibi dönerim
ama
onun da bir evveli
bir ahiri var
eminim bir gülse...
Bir yazı yazmak istiyorum
Bir resim çizmek istiyorum
İçimi dökmek istiyorum
Kağıda değil sadece
Haykırmak istiyorum gökyüzüne
Dünyaya olan sevgimi
Ya...
Kimseyle paylaşamadığım duygularım var
Kangren olmuş kalbim
Doldurmadı saki
Her zaman bir yanlış var
Mutluluk bana serap
Tanrım günah mı şarap
İçmedim ...
Kocaman bir ağaç var ileride
Belki 200 belki de 300 yıllık, bilmiyorum
Biri ölmeden ne kadar yaşadığını bilemezsin
Yemyeşil bu ağaçta tek bir yaprak dikka...
Sokağın sonunda yeşil bir kapı.
Kapının üzerinden sokağa taşan kocaman, ulu bir dut ağacı.
Dikerken yiyen herkese helal olsun diyerek dikilmiş bir dut ağac...
Sabah 07.45. Otobüse yetişmek için evden çıktı. Hâlâ biraz daha vakti vardı. Yavaşça merdivenleri indi. Zemin katta bodrumdan çıkan Halil'i gördü. Her zamank...
Belli ki dün gece son değildi
İlk kez ağlamıyorum yalnız başıma
Son da olmayacak gözümün pınarında bir damlacık selle uyuduğum,
Belli ki nazım geçmeyecek ...
Yetimhane kapısında tanıdık bir koku,
Avluda aşina sesleri,
İstasyonda bir çift yeşil gözü,
Ufukta bir parça günü,
Sabahın ilk ışıklarında ezan sesini,
...
bir yağmur ıslatıyor içimi
gözlerim bulut, ruhum güneş
üşüyorum sessiz sessiz
kalmadım hiç bu kadar hissiz
rengarenk bir dünya değildi bu
çiçekleri gö...
Sahipsiz kumsallar.
Güzden kasvetli bi' temmuz.
Kulaklarında sahile vuran dalgaların sesi.
Ve kürek çeken kayıkçılar yat limanında
Bugün, çimenlerdeki ya...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok