Bubi’ Sanat, imkanı olanın değil yeteneği olanın sivrileceği; insanların şahsi popülariteye ihtiyaç duymadan üretimlerini duyurabileceği ve bu üretimler hakkında yorumlar, eleştiriler alabileceği bağımsız bir fikir platformu.
Başımda şarkılar var
Geleceğime dair belki de…
Ya da sırf beni mırıldanıyor da
Ben sağırım…
Kim bilecek
Denizlere atıyorum sırlarımı
Birer birer…
Özgü...
Lacivert bir hırka unutmuşsun salonda
Onunla bakışıyorum hâlâ
Ve neden gittiğini düşünüyorum
Sahi ne zaman bittik biz
Bana en son sarıldığın an
Biliyor...
Uyuman gerekiyor,
Bir şarkı mırıldanabilirim kulaklarına,
Söz bitmez müzik bitmez.
Uyu ,
Uyurken eşlik ederim seni izleyenlere.
Karanlık olsun odan,
Iş...
Bana iyi geleceğine inandığım ne varsa gözlerimin önünden kaldırıp bir köşeye fırlattım. Ziyadesiyle her şeyin açlığını çekmeyi kendime ödül olarak görüyorum...
Yeraltı edebiyatı, temeline baktığımız zaman 18. Yüzyıla kadar dayandırabileceğimiz kapitalizme tepki olarak doğan aykırı ve ilk yansımalarını Gotik edebiyat...
Bir kum tanesi düştü,
İşte bir tane daha.
Direndi bir sonraki.
Kum saati döndü.
Kum saati durdu.
Ne oldu bu kum tanesine?
Düşmedi, durdu.
Beklem...
Sabah olmasına karşın ayaz mı ayaz deli bir soğuk adeta tenimi kesmiş vaziyette. Elimin sırtı çatlamış, ince bir kan sızıntısı kupkuru kesilmişti. Sırtım saa...
Suskunluk orucu tutmaya niyet etmişçesine
Seslice sarf ettiğim kelimelerimi azlettim, onları sesimin boyunduruğu altına almayı reddettim
Sesimi kıstım, dud...
*Essen’den Dortmund’a geçerken. Trende. Saat 17.00 civarı. Karşımdaki koltuk boştu. Şekiller koltuktan kalkıp ruhuma dokundu. Nedense yeni ayrılmış bir kadın...
Ömrümün yarısı tükendi
Gerçi hiç
Büyümek de istemedim
Erkenden yitip gittiler
Yolu yürüdüklerim
Bi çırpıda yalnızım
Bi deniz kenarında
Nedensizce çü...
İşte insanız,
Cenazeler, molası oluyor kanıksanmış hayatların,
Nefret edilen kimseler bile seviliyor o günlerde.
Kızmıyorum. Kızamıyorum size.
İşte insan...
Benim Tanem'in ruhu geceleri aslını bulur
Yumruktan irice, keskin mavi bir kuş olur
Öyle bir mavi, en yakışıklısından en hatunundan
Ne benden haberi va...
Yine deryâlara bakacağım kıyıdan
Bir kadırga, üstünde tuğra, gümüşten lenger
Kıyıda bekleyip el sallayanlar mı? Baş çevir keyfekeder.
Biliyorum yine yanaş...
Sevince başkayım
Başka bir kişiyim
Başka bir cümledeyim.
Elalem ne der düşünmem
Hâr bir ateşte kavrulur
Rüzgarda savrulurum.
İyilik bulurum günle...
bugün de gün batımını seyrettim
ama bu kez kendim için, ilk defa
inayeti tanımaya gayrettim
olsun diye bana kalan son vefa
tanıdım hınçla büyüyen ormanı
...
Ne bu kargaşa kafamdaki?
Sürekli dağıtır dikkatimi.
Bazen bir olay dağlar kalbimi,
Bazen bir insan bozar dengemi.
bekle karşımda öyle
bir melek olduğundan habersiz o duruşunla
bak gözlerimin içine doğru
hisset içindeki sonsuzluğu
kaybolma sakın o uçsuz bucaksız fezad...
Yemyeşil çayırların arasında bulduğu pırıl pırıl kılıç, pek çok sebep yüzünden orada olabilirdi... İsyancıları kovalayan askerlerden biri düşürmüş olabilirdi...
Ve ateş yanar
Karanlığa isyan etmeden yanar hem de
Asilce...
Mütevazı...
İlk rengini alır ümitten yeşil olur
Hayalleri ve iyi niyetleriyle, insanlara...
Gidesim var buralardan,
Gidemiyorum...
Olur ya, bir telefon açıp da
Kahve içmek istersen
Hemen gelebilecek kadar
Yakınında olmak istiyorum
Ve rüz...
Deli bir nehir zaman, çalkantılı ve hızlı akışında savrulduğumuz. Yılın sonunda yine bir aralıktayız.
Aralıktayız... Ne kapalıyız yeniliklere ne de tam ola...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok