Göğüs kafesim ve toplumun kafesi
Hislerimdeki hürriyeti alıp götüren
Yaşamın gerekliliğini çalıp nefeslerimden
Ve milyarların ortasında kimsesizleştiren
...
akşam oldu, umudun saatleri gitti
şimdi yine kedere düşmenin vaktidir
doğrusu, beni güzel günleri beklemek bitirdi
ne dersin, belki de böylesi daha iyidir...
kaygılanma
badirelerin idealinden çalacağı bir şey yok
bu söğüt dalları ruhuna eğilmedi
gecikmiş huzuru itmemek de ahmaklık değildir.
sen de evladısın d...
I.
denizin altında uçmak
durmuşluktan yorulup koşmak
bu ağaç kovuğunda bulunurum telaşıyla
şehrin en işlek caddesine kaçmak
bu pencereden bakıyorum art...
seni öldürmek için savaşmıyorum asker
çocuklarım yaşasın diye savaşıyorum
ve bazen haince düşünüyorum
ne olur sanki
ikimiz de bıraksak silahları
sen ken...
Ben hiç aşk şiiri yazmadım Ferdinand
Özgürlük nasıl özlenir
Öfke nasıl güzeldir bilirim
Ama bilmem seni seviyorum demeyi
Yalnız dilim döndüğünce
Kalbim...
şu gözlerinde çağlayan kıskançlığı ağla
böyle doğmuşsun
böyle gebereceksin ne var
bağırtıların mezara kadar boğazda
suskunlar cemiyeti almadı
kovdu vat...
çirkin arzularım gömülü kalmamalı içimde
dünyanın geri kalanı başımı ağrıtırken
ben bile kendimi
bir şeylerin haini ilan etmeye hazırım
yapma, bu şiir t...
Bilir misin yazın kokusunu
Armudun, nergisin, elmanın
Burcu burcu kokan mürver çiçeğinin
Güneşin doğuşunda...
Peki ya
Deniz kenarında
Sıcacık kumunu
...
ben kör bir kadınım
sanırım dünya da öyle
kanamakta yüzyıllardır
ve kanını görememekte
gece göğüme bakınca
yabancı bir dosttan kaçıp
tanıdık düşmanları...
Yakamozun denize vurduğu berrak ışıltının Gecesindeyim
Martı çığlıkları çoktan kesilmiş
Ahşap pencereden inceden bir esinti
Uykusuzluğun şerefsizliği
Yi...
Sen fazla yaşamazsın, diyor arkadaş
Hiçbir şeyin pek de yaşamadığı
Hatta tam olarak ölemediği bu çukurda.
Bir eteğin boyuyla ölçülen hayat.
Ben az yaşamı...
bana olan ömür borçlarını ödemeleri için
benden kopmuş fırtınalara yakarmanın eşiğinde
bütün düzenbazlığımla yüzyıllar boyu dikildim
arada bir avuçlarımda...
Bak, bir gün, küçük bir köyden geçiyordum. Çok ihtiyar, doksanlık bir adam badem ağacı dikiyordu. "Ee, dede," dedim, "badem ağacı mı dikiyorsun?" O, eğilmiş ...
Kaldırımlar yürünmekten aşınmış
Gururları incinmiş de olabilir
Çantalarını sırtlanıp gidememeleri ne yazık
Vatanında sen de kaldırımlar gibisin
Üstünden ...
Orta halli bir yün tüccarının oğlu olarak 6 Mayıs 1856 yılında Freiberg’de dünyaya geldi. Ailesi 4 yaşındayken Viyana’ya taşındı. Lisede Fransızca, Latince v...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok