
l.
Geç olmuşken yelkovan,
Derinliğine kulaç attığım şu gece
Bir hançer misali sırtıma saplanan.
Gecenin saat kaçı?
Üşüyorum, başım duman.
Utancından bo...
Bu belki artık bir isyandır kendime bilemem
Mesela sineklerin tanrısı ve benim tanrım nasıl bir olabilir ikilemleri taksim ediyor benliğime
Sanırım kafayı ...
İnançlı elin sezdiği boşluk,
eve yol unutturuyor
Düş biliyor kırı,
saçlarımı kentleştiriyor
Ki çatıdan dönenin vazgeçtiği benim
Gülün solarken terk dedi...
Şehir çocuk değil, martıları çoğaldı anlıyor
Denizi ışıl deniz de anlamı üzücü
Binalar, sokaklar yılgın çöpleri anıyor ki
Kaçamıyor kimse kokusundan
Böyl...
İç ses. Bakışımla gösterir.
O kıyı. O ekşi koku.
Ölü sülfür yığını,
o olmayan,
o gemilerin artığı.
Çöpleşmesine üzüldüğüm ıssız.
Ancak kasıtlı bakınca...
İnsanlar çaresini bulmuşlar
Görmüşler derdin her türlüsünü
Ya da Gordion'daki İskender gibi
Kesip atmışlar kördüğümü
Bir mesele kalmış ne tersi bilinir...
Lethe, en az bir cam kadar kırılgan olan göğüs kafesimin ardında beslediğim en saf rüyam, 18. yüzyılın riyakar fahişesi.
Üzerinden yirmi beş yıl geçse bile...
Bir yalanın ortasında ne bekleyebilirim ki
Yalnızlığın kıyısında kağıttan gemiler yüzdürürüm
Buruşuk kağıtlardan yamuk gemiler yüzmezler
Bir yalanın için...
Hiçbir şeyim ve her şey
Yol kenarındaki çakıl taşlarıyım
Ve sokak lambalarının aydınlığı
Gecenin en koyu rengi
Drama köprüsüyüm o güzel türkünün
Kopmaya...
Hangi pencereden baksan
Hangi kapıyı çalsan
Hangi sevgiliye kollarını sarsan
O yüzü görürsün ardında
Sahip olduğunu sandığın aşk
Kaybettiğini sandığın...
Yükleniyor...
İçeriğin sonu
Yüklenecek başka sayfa yok